TERİMLER

Abanmak: Çullanmak.
Abece: Alfabe.

Açınım: Bir cismin düzlem üzerinde açılmış şekli.
Açkı: Cila.
Adgır: Eski Türkçede aygır.

Ad Hoc: Kurtarıcı hipotez. Bir soruna yönelik geçici, genelleştirilemeyen bir çözüm.


Ағашсыз: Ağaçsız (Kazak Kıpçakçası).
Ağbulut: Yağmur getiren bulut.
Ahilik: Esnaf teşkilatı.

AHY: Azerbaycan Hava Yolları (Azərbaycan Hava Yolları).
Air Astana (Эйр Астана): Merkezi Kazakistan'nın başkenti Astana'da olan havayolu şirketi.

آق: Ak (Kamus-ı Türki).



AKADEMİK TANINMA BELGESİ: Öğrencinin gittiği üniversitede aldığınız derslerin, kendi üniversitesinde hangi derslere karşılık geldiğini gösterir.


Akademizm: Son şeklini bulmuş sayılan bir estetik düzene, akademi geleneklerine sıkı sıkıya bağlılık.


Akbaş: Köpek türü, papatya, deniz kazı (bemicla). 


Ak Budun: Yönetici tabaka.


Akıl Haritası (Mind Mapping): Herhangi bir konu ve düşünce sisteminin harita yöntemi ile düzenlenmesi.


اقلام: Kalemler (Kamus-ı Türki).


Aksakallar Keneşi: Türk Keneşinin danışma organıdır.
Aktarma deyimi: = sembolüne verilen ad.

AKTS: Avrupa Kredi Transfer Sistemi. Yükseköğretim kurumları arasındaki öğrenci değişimini ve Akademik tanınmayı kolaylaştırmak için kullanılan bir akreditasyon sistemidir. Öğrenci hareketliliğini kolaylaştırmak ve öğrencilerin yurtdışında gördükleri eğitimlerinin kendi ülkelerinde tanınmasını garanti altına almak için Avrupa Birliği tarafından geliştirilmiştir.
Alarmak: Pembeleşmek.

Alfa Kuşağı: 2010'dan sonra doğanlar.
Algoritma: Verilerin, bilgisayara hangi çevre biriminden girileceğinin, problemin nasıl çözüleceğinin, hangi basamaklardan geçirilerek sonuç alınacağının, sonucun nasıl ve nereye yazılacağının sözel olarak ifade edilmesi.
Almalık (Olmaliq): Özbekistan'da bir şehir. Elmalıktan gelir.
Alp: Askeri bir unvan. Yiğit, kahraman, bahadır, cesur anlamına gelir.
Alpagu: Savaşçı.

Altair 8800: İlk kişisel bilgisayar.


Altayistik: Altay dilleri bilimi. Türkçe, Moğolca, Mançuca, Korece ve Japoncayı karşılaştırmalı olarak inceler. Macarcanın da aslında Uralik olmayıp, Altayik olduğu iddia edilmektedir. Buna göre Macarların Uralik olduğu tezi Alman antropologları, Rus Komünistleri ve Macar Katolik Klisesi tarafından Macarlar Müslüman Türkler ile birlik olmasın diye yayılmaktadır.


Alternasyon İşareti (~): Eş zamanlı kullanımları olan dil ögelerini, yani dilde aynı anda var olan biçimleri göstermek için kullanılır.
Altıev: Mangala. 
Ama Terasu: Shinto inancına göre Güneş Tanrıçası.

Anamorfoz: Görme duyusuyla dolaysız olarak algılanamayan, belirli bir biçime sahip değilmiş gibi görünen nesnelerin özel bir bakış açısından algılanabilir olması.


Andragoji: Yetişkin eğitimi.
Anlam Bilimi: Semantik, ilmi maânî.
Anumı: Cüzzam (Divan-ı Lügat'it-Türk).
Aparmaq: Götürmek (Azerbaycan Oğuzcası).

Aritmetik Birim: Bir tamlık bölgesinin tersinir elemanı.


Asal Altcisim: Bir cismin tüm altcisimlerinin kesişimi. 

Asal Cisim: Bir has alt cisim bulundurmayan cisim.

Asimilasyon: Benzeşme. Bir gramer birliğinde bir kelimede bazen yan yana gelen veya biraz aralıklı olarak bir arada bulunan iki sesten birinin diğerine tesir ederek onu kendisine benzettiği, böylece iki sesin birbirine benzeştiği görülür. Bu olaya asimilasyon denir. Başka bir sese tesir eden bir ses, o sesi seda bakımından, teşekkül noktası bakımından temas derecesi bakımından, nazal olma bakımından ve düzlük yuvarlaklık bakımından benzetebilir. 

Aşikar İdeal: Herhangi bir halka için sıfır halkası.
Atasağun: Hekim.

آت: At (Lehçe-i Osmani).
At Ata Ur: Eski Türkçede Tatar.
Atom Bombası Kataraktı: Hiroşima ve Nagazaki saldırılarında patlamalar 1000 tane Güneş'ten daha parlaktı. Kurbanların göz bebekleri merkeze doğru saydamlaştı. Buna atom bombası kataraktı ismi verildi.


آياق: Ayak (Kamus-ı Türki).


Аина: Ayna (Kazak Kıpçakçası).


Ayukı: Türk Kağanlığında hükumet.


Азаншы: Müezzin, ezancı (Kazak Kıpçakçası).



باباجان: Babacan (Kamus-ı Fransevi).
Babıali: Osmanlı Devleti döneminde sadrazam sarayına verilen isimdir.
Baduk (바둑): Go oyununa Kore'de verilen isim.    
Bağlama. Derlenmiş ara kodun diğer kütüphane ve parça programlarla birleştirilerek makine dilinde program oluşturulması.

Бақа: Kurbağa (Kazak Kıpçakçası).
Bakırsokum: Mars.
Bakü (Bakı): Azerbaycan'ın başkentidir.


Balbal: Türklerde ölen kahramanların mezarının başına dikilen mezar taşı, öldürdükleri düşman sayısını da belirtir küçük heykelcikler.
Balık (Balıg): Şehir.
Balk: Çamur.

بالطه: Balta (Kamus-ı Türki).


باشاق: Başak (Kamus-ı Türki).


Batı Edebiyatı: Ortak felsefi, kültürel, sanatsal, dini köklere sahip batı medeniyeti içinde Antik Çağ'dan bugüne verilen edebi eserleri toplamı. 
Bayak: Demin, az önce. Divan-ı Lügat’it-Türk’te baya.
Bayımak (Bayumak): Zengin olmak.

ببك: Bebek (Kamus-ı Türki).
Belgü: İşaret.
Belik: İşaret.
Bellek. Program kodlarının ve parametrelerinin üzerlerinde saklandığı donanım birimi.
Biçim Bilimi: Morfoloji, ilmi sarf.   

Birimli Halka: İkinci işlemi birimli olan halka.

Биік: Yüksek (Kazak Kıpçakçası). 
Bilge Atung Ukuk:  Tarih biliminin kurucusu. Bilinen ilk tarihçi. Doğumdan Önce 572-535 yılları arasında yaşamıştır.
Болат: Polat (Kazak Kıpçakçası).
Bozarmak: Grileşmek.
Bozkurt Partisi: 1992 yılında Azerbaycan'da Hamidov tarafından kurulan Türkçü-Turancı parti.

Bögü: Fatih.


Bölme Halkası: Her elemanı tersinir olan birimli halka.
Böri: Kurt.
Börü Budun: Türklerin ilk gizli teşkilatı olduğu kabul edilir. Daha çok bir internet fenomenidir. Tonyukuk tarafından İlteriş'in emriyle kurulduğu ileri sürülmektedir.
Bilig: Bilgi.
Böke: Askeri bir unvan.  Savaşçı, güreşçi anlamına gelir.
Budun Bilimi: Etnoloji.
Bukuk: Guatr hastalığı (Divan-ı Lügat'it-Türk).
Bulancak: Bulanık.
Burhan: Moğolcada Tanrı.
Burhancılık: 20. yüzyılda Altay bölgesinde ortaya çıkan dinsel ayaklanma.

Бұршақ: Dolu (Kazak Kıpçakçası).
Buyruk: Emir.
Buyurmak: Emretmek.

بويوك: Büyük (Mehmed Bahaeddin Toven, Yeni Türkçe Lügat).


Cisim: Değişmeli bölme halkası.


Cisimimsi (Skew Field): Komütatif olmayan bölme halkası.

Çağatayca: Doğu Türkçesine XV. yüzyıldan sonra verilen ad.
Çağşak: Kurutulmuş meyve (Derleme sözlüğü).
Çakrak: Kel.
Çalarmak: Grileşmek.

چانطه: Çanta (Kamus-ı Türki).
Çaşdırmaq: Şaşırtmak (Azerbaycan Oğuzcası).
Çeçek: Çiçek hastalığı (Divan-ı Lügat'it-Türk).
Çektürmek: Kan aldırmak (Divan-ı Lügat'it-Türk).
Çekük: Tarla kuşu. Alauda arvensis.

چشمه: Çeşme (Kamus-ı Türki).
Çetük: Kedi.
Çığır: Karda yürüyerek açılan yol. Eski Türkçedeki "çağır"dan gelmektedir.

Çimmek: Yıkanmak.
Çolpan: Venüs.
Dağarcık: Torba. "Tağar"dan gelir.

دده: Dede (Kamus-ı Türki).
De Facto: Fiilen.
De Jure: Hükmen, hukuken.
Demir Kazık: Kutup Yıldızı.

دره: Dere (Kamus-ı Türki).
Derleme. Programlama dili ile yazılmış programın yazım hatalarının olup olmadığının kontrol edilmesini ve ara kod olarak obje kodunun üretilmesini sağlama adımı.
Derleyici. Bir programlama dili ile bilgisayara aktarılan programın bilgisayarın anlayabileceği makine diline çevirmeyi sağlayan ve yazılan programda söz dizim hatalarının olup olmadığını bulan yazılım.
Devlet: Bir hükümete ve ortak kanunlara bağlı teşkilatlı millet.
Dil Bilimi: Dillerin yapısını, gelişmesini, dünyada yayılmasını ve aralarındaki ilişkileri ses, biçim, anlam ve cümle bilgisi bakımından genel veya karşılaştırmalı olarak inceleyen bilim. Lengüistik, lisaniyat.
Dil Felsefesi: Dilin özü, anlamı, kökeni ve yapısı  felsefî açıdan sorgulayan felsefe dalı.

Dil Kalıbı: Dilde birden çok kelimenin öbekleşmesi ile oluşmuş belli özelliklerle tanımlanan yapılar.

Dil Mühendisliği: Planlama ile ortak bir dil yaratma.


Disimilasyon: Aykırılaşma. Bazen bir kelimede, yan yana gelmiş bulunan aynı cinsten iki sesin birbirinden ayrıldıkları, bir sesin başkalaşarak ikizlikten kaçtığı görülür. Türkçe'de nadir görülen bir ses olayıdır. Attar>aktar örneğinde disimilasyon vardır. Türkçe'de çok kuvvetli bir asilimasyon eğilimi vardır.


Dizi (دیزی): İlk terimi olan, her terimin, ardılı bulunan, tekrarsız ve her terime başlangıçtan itibaren sonlu sayıda adımla ulaşılabilen seri (Bertrant Russel'a ait tanım). 
Doğum: Milat.

Doğu Türkçesi: XIII. yüzyıldan sonra ortaya çıkan yazı dillerinden biri.
Dokuz Kumalak: Mangala (Kazakistan Kıpçakçası).
Doymamış pazar: Henüz, firmalar tarafından tamamı ele geçirilmemiş pazar.

Durak: Mevlevi dışındaki tarikatların hemen hepsinde bulunan fakat genellikle Halveti Tarikatına mensup kişilerce zikrin birinci bölümünü teşkil eden Kelime-i Tevhidden sonra İsm-i Celal zikrine geçmeden önce verilen orada bir yada iki zakir tarafından her makamdan okunan, serbest olarak bestelenmiş Türkçe manzumelerdir.


اجوف: Ecvef. Asli ikinci harfi و veya ى olan kelime. 


Edebiyat bilimi: Edebiyat eserlerinin yöntemli incelemesi.
Eduskunta: Finlandiya'nın parlamentosu. Tek meclislidir, 200 üyesi vardır.
El: Yurt.

Eleştiri: Edebi bir eser veya bir sanat eseri üzerine verilen hüküm.

Eleştirmen: Bilgisine, görgüsüne, zevkine güvenen ve bu niteliklerine dayanarak diğer sanatçıların eserlerini değerlendiren kişidir.

Elig: Elli.
Elit: Büyük miktarda sermayeyi veya iktidarı elinde tutan küçük bir insan grubudur.
Em: Eski Uygurcada ilaç.
Emçi: Eczacı, hekim.
Emeç: Hedef.
Emlemek: Tedavi etmek.

ENIAC: Dünyanın ilk genel amaçlı sayısal bilgisayarı.
Er Başı: Komutan.
Erendiz: Jüpiter.

Ерін: Dudak (Kazak Kıpçakçası).


ERASMUS+ ÖĞRENİM HAREKETLİĞİ: Yükseköğretim kurumu öğrencilerinin bir akademik yıl içerisinde eğitimlerinin bir veya iki dönemini Avrupa Birliği üyesi bir ülkedeki anlaşmalı bir yükseköğretim kurumunda gerçekleştirmesi. Hareketlilik faaliyetinin gerçekleştirilmesi için bölümünüzün Avrupa Birliği üyesi bir ülkedeki Erasmus Üniversite Beyannamesi (EÜB) sahibi bir yükseköğretim kurumundaki ilgili bölüm ile Erasmus İkili Anlaşması olması gerekir.
Erkin: Özgür.
Ersek (Örsek): Nemfomanyak. Er+se+k.

Esas İdeal Bölgesi: Her ideali esas ideal olan tamlık bölgesi.
Eson Korgool: Mangala (Moğolca).
Esrimek: Sarhoş olmak.
Estonian Air: Estonya'nın milli havayolu şirketidir.

اطفال: Etfal (Kamus-ı Türki). 


اطراف: Etraf (Kamus-ı Türki).  


او: Ev (Kamus-ı Türki).
Evcik: Mangala.
Əyləc: Fren (Azerbaycan Oğuzcası).
Eylemek: Etmek, bekletmek. “Geçti dost kervanı eyleme beni” Pir Sultan Abdal.
Fergana Vadisi (Farg‘ona vodiysi): Batı Türkistan'da yer alır. Deniz seviyesinden yüksekliği 900 metredir.


Fesahat: Sözün/bir kelimenin sesçe nitelikleri özenle gözetilip korunarak; akıcı, pürüzsüz, açık, anlaşılır biçimde söylenmesi ve kullanılması.

Fetha: Üstün (Arapça).


Finnair: Finlandiya Hava Yolları.


Fomo: Sosyal ağlardaki gelişmeleri kaçırma korkusu (fear of missing out).


GDP: Gayrisafi Milli Hasıla (Gross Domestic Product): Emek gelirleri + sermaye gelirleri + dolaylı vergiler + yıpranma. 
Gence: Azerbaycan'ın ikinci büyük şehri. Nüfusu 323 bindir, Sumgayıt ile hemen hemen aynıdır.


Geneş (Kengeş): Konsey.
Geneşmek: Danışmak.
Gerçek Kod: Algoritmanın herhangi bir programlama diliyle, belirli bir veri yapısı üzerinde gerçekleştirilmiş hali.
Gezer: Havuç.
Girne: Kıbrıs’ta bir liman şehri.

Goldbach Sanısı: "2'den büyük bütün çift sayılar iki asal sayının toplamı olarak ifade edilebilir."
Göğermek: Yeşermek, mavileşmek.
Gömeç: Ekmek kızartması.
Gönü: Olgun.
Gösterge Bilimi: Semiyotik.
Göymek: Yanmak.
Göynük: Yanık.
Gözgü: Ayna.
Gözyaşı Yolu: 1830 Kızılderili Tehcir Yasası sonrası Kızılderililerin sürgün edilmeleri. Çeroki dilinde Nunna daul Tsuny.
GSMH: Gayri Safi Millî Hâsıla. Bir ülke vatandaşlarının verilen bir yıl için ürettikleri toplam mal ve hizmetlerin değerinin toplamıdır.
GSYİH: Gayri safi yurtiçi hâsıla. Bir ülke sınırları içerisinde belli birzaman içinde, üretilen tüm nihai mal ve hizmetlerin para birimi cinsinden değeridir.
Gulan: Dişi Tay.
Gulaş (Gulyás): Etli, salçalı bir Macar yemeği. Kökeninin Türkçe olduğu iddia edilmektedir.
Gütmek: Hayvan veya hayvan sürüsünü önüne katıp otlatarak sürmek.
Güvey: Damat. Küdmekten (gütmek) gelir.

Güzel: Sahip olduğu güzellik değeri karşısında insanın hoşuna giden; onda hayret ve hayranlık uyandıran ve ona estetik haz veren varlık, obje (İsmail Çetişli, Edebiyat Sanatı ve Bilim, 2014, s. 19).


Güzellik: a. Görme ve işitme duyuları aracılığıyla beğenilen, hoşa giden ve hayranlık uyandıran biçim ve ölçülerin meydana getirdiği uyumlu ve düzenli bütün (Türk Dünyası Edebiyat Kavramları ve Terimleri Ansiklopedik Sözlüğü). b. Seyreden veya dinleyen insanın hoşuna giden; onda coşku, hayret ve hayranlık uyandıran ve ona estetik haz veren varlığın sahip olduğu değer ve nitelik (İsmail Çetişli, Edebiyat Sanatı ve Bilim, 2014, s. 19). c. Ontik bir bütün olarak irreel varlığın reel varlık içindeki görünüşü (Ahmet Cevizli, Felsefe Sözlüğü, 1997). 


Halklılaştırma: Başka dillerden alınmış kelimelerdeki sesçe yabansı yanların bir dili konuşan halk tarafından kendi dilinin ses düzenine uygun hale getirilmesi.
Hanbok (한복): Geleneksel Kore giysisi.
Hangay Dağları: Moğolistan'ın orta kesimindeki dağ sırası.

Haploloji: Hece düşmesi. Bir gramer birliğinde arka arkaya gelen ve ses bakımından birbirine benzeyen iki heceden birinin bazen eridiği bazen düştüğü görülür. Böylece iki hece, bir hece haline gelir. Durur>-dur, pekiyi>peki, başlayayım>başlayım örneklerinde haploloji vardır. 
Harhorin (Хархорин): Moğolistan'ın Övörhangay eyaletindedir. Orhun Abidelerinin de bulunduğu Orhun Vadisinde yer alır.

Has Althalka: Bir halkanın kendisinden farklı althalkası.


Hiatus: İki vokalin yan yana gelmesi. Türkçe'de nadir gelişen bir ses olayıdır. Soğuk>souk örneğinde hiatus vardır. 
Hibakuşa: Japonca ışın yiyen adam demektir. Atom bombalarının patladığı anda Hiroşima ve Nagazaki kentlerinde bulunup hayatta kalanlara verilen isim.

Hipotetik: Varsayımsal.
Hiroşima: Japonya'nın Çugoku bölgesinde bulunur. Dünya tarihine nükleer saldırıya maruz kalan ilk şehir. ABD hükümeti ise atom bombasının kurbanları için şimdiye dek özür dilemedi.
Höyük: Bir yerleşme ya da mezar kalıntısının üzerinde oluşmuş yassı yapay, toprak tepe.
Idug-At Ögüz: Eski Türkçede Ceyhun. Orta Asya'nın en uzun ırmağı. Güney Pamir'de doğar, Aral Gölüne dökülür.
Irak: Uzak.
Isıtma: Genellikle hastalık etkisiyle artan vücut sıcaklığı, ateş. Uygurcada “işitme”.
İçlik (ايچلك): Astar. “Onuň paltosy sandan galyp, telim ýerinden içligi görnüp dur.”

İdeal Güzel: Sanatkârın kendi muhayyilesinde şekillendirip var ettiği soyut güzel (İsmail Çetişli, Edebiyat Sanatı ve Bilim, 2014, s.25).


Иeк: Çene (Kazak Kıpçakçası).
İkebana (生け花): Japon çiçek süsleme sanatı.

İKİLİ ANLAŞMA: İki üniversitenin Erasmus+ programı kapsamında imzaladığı, bir yıl veya daha uzun süreli, öğrenci ve/veya öğretim elemanı değişimini taahhüt eden anlaşma.
İkin Eris: Eski Türkçe'de Aral Gölü. Batı Türkistan'da yer alır.
İlersük: Uçkur (Divan-ı Lügat’it-Türk). Uçkur da Türkçedir.
İlhan: Hükümdar.

İllet Harfleri: İçinde bulundukları kelimelerde çeşitli değişikliklere uğrayan harfler: ا٬و٬ى
İlteriş: İdari bir unvan. İli derleyip, toplayan anlamına gelir. Köl Tigin, Bilge Kagan, Tunyukuk, Köl İç Çor, Ongin ve Çoyrens yazıtlarında geçer.
İsen Buga: Timur'un generallerinden biri. Fil müfrezelerinin komutanı. Ankara Savaşında karargahını bugünkü Esenboğa civarında kurdu.
İssilik (isilik): Sıtma.

Іш: İç (Kazak Kıpçakçası).
İy: Koku (Azerbaycan Oğuzcası).
İylənmək: Kokmak (Azerbaycan Oğuzcası).

İzomorfizma: Bir halkadan başka bir halkaya bbö homomorfizma.

JAL: Japan Airlines Corporation (株式会社日本航空).

Jatak: Kışlaklarda yaşayan ve kulübesinden çıkmayan kişiler (Kazak Kıpçakçası).
Jeopolitik: Siyasi coğrafya'nın devletlere sağladığı avantaj ve dezavantajları inceleyen bilim dalı.

قهرمان: Kahraman (Kamus-ı Türki).
Kam: Din adamı.
Kakuro (カックロ): Ka kurosu. Bir diyagramdaki kutuların 1'den 9'a kadar rakamlarla doldurulması esasına dayanan bir oyun.
Kalevala: Finlerin ulusal epik destanı. Kaleva'nın diyarı anlamına gelir. 22795 mısradan oluşur.
Kalevipoeg: Estonların ulusal destanı. Yaklaşık 19.087 mısradan oluşur.
Kamikaze (神風): Japon intihar uçağı.
Kan Basıncı: Tansiyon.
Kanji (日本における漢字): Çince yazı karakterlerine Japoncada verilen isim.
Karabalgasun: Uygur devleti başkenti.
Kara budun: Halk kitlesi.

Karakum: 1) Sahra. 2) Köpetdağ ile Harezm arasında kalan bölge. 3) Türkmenistan'da bulunan çöl. 4) Deşt-i Kıpçak.
Karakurum: Uygur ve Moğol Devletlerinin başkenti.

قاص: Kas (Lehçe-i Osmani).


Karesiz: Hiçbir asal sayının karesi ile bölünmeyen sayı.

Kargu (Karguy): Dağ tepelerine minare biçiminde yapılan yapı; düşman geldiğinde herkesin hazır bulunması için üzerinde ateş yakılır.

قرتال: Kartal (Yeni Türkçe Lügat).
Kaşgar: Doğu Türkistan’da bir vaha şehri. Tanrı Dağlarının eteklerinde yer alır.
Kaşgaylar: Güneydoğu İran'da yaşayan bir Türk halkı.
Katana: Japon Samuraylarının kullandığı kıvrık kılıç.
Katun: Hükümdar eşi.
Kela: Kansaneläkelaitos Finlandiya Sosyal Güvenlik Kurumu.

Kelepen: Cüzzam (Kıpçakça).


Келін: Gelin (Kazak Kıpçakçası).
Kem: Hastalık.

كمر: Kemer (Yeni Türkçe Lügat).
Kemlemek: Hastalanmak (Divan-ı Lügat'it-Türk).
Keneş (Kengeş): Konsey.
Keñistik: Kazakça'da uzay.

Kesre: Esre (Arapça).
Kırgızistan Havayolları (Кыргызстан Аба Жолдору): Kırgızistan'da havayolu şirketi.

Kırkır: Balhaş'la Irtış arasındaki dağlık bozkır (Kazak Kıpçakçası).


Қысқа: Kısa (Kazak Kıpçakçası).


قیش: Kış (Yeni Türkçe Lügat).


Қызыл: Kızıl (Kazak Kıpçakçası).


Kinça: Kıpçak.
Kimono (着物 -(きもの): Japon geleneksel giysisi.


Kirşan: Pudra.
Kirşen: Pudra. (Divan-ı Lügat’it-Türk).

Kociki: En eski Japonca metin olduğu kabul edilir. 712 yılından kalmadır.
Kolağası: Osmanlı ordusunda yüzbaşı ile binbaşı arasında yer alan rütbe.
Kolbaşı: Komutan.

Komütatif Cebir: Matematiğin komütatif halkaları inceleyen dalı.

Komütatif Halka: İkinci işlemi komütatif olan halka.

Konjektür (Conjecture): Sanı. 
Konur: Esmer, açık kestane renginde olan (TDK Güncel Türkçe Sözlük).
Korean Air (대한항공): Güney Kore'nin Asiana Airlines şirketinin yanında en büyük havayolu şirketidir.
Koşun: Yan yana durmuş asker dizisi, saf (TDK Güncel Türkçe Sözlük).


Қой: Koyun (Kazak Kıpçakçası).


Қозы: Kuzu (Kazak Kıpçakçası).
Köken Bilimi: Etimoloji.

Көлеңке: Gölge (Kazak Kıpçakçası).
Kömək: Yardım (Azerbaycan Oğuzcası).
Kömək etmək: Yardım etmek (Azerbaycan Oğuzcası).

كومور: Kömür (Kamus-ı Türki).
Köni: İdari bir unvan. Doğruluk, dürüstlük anlamına gelir.

Құм: Kum (Kazak Kıpçakçası).


Kumak: Ural Irmağının, Aktübe'nin kuzeydoğusunda yer alan bir kolu.


Kum-Kıpçak: Deşt-i Kıpçak'ın Türkçesi.
Kumuk Kıpçakçası (Къумукъ тили): Dağıstan'ın resmi dilidir. 280 bin Türk tarafından konuşulmaktadır.
Kuramcı: Teorisyen.
Kuraş: Özbekistan Uygurcasında güreş anlamına gelir. Özbekistan halkının geleneksel güreş türüdür. Özbek güreşi de denir.
Kurgan: Mezar, tümülüs.
Kutan: Saka (kuş).
Kuz: Soğuk, karanlık yer.

Kültür: İnsan tarafından meydana getirilerek geçmişten bugüne doğaya eklenmiş yaratmalar ve donatmalar bütünü.
Kümbet: Kubbe.

Küng: Cariye, Çince "ch'üen"den gelir.
Küremek: Toprağı kazmak. Divan-ı Lügat'it-Türk'te "kürimek".
Kürsü: a. Tuğranın metin kısmı. b. Hemzenin üzerine oturtulması için yazıda kullanılan elif ve diş de denilen küçük çıkıntı.
Külgü: Kalp durması (Divan-ı Lügat'it-Türk).
Külüg: Şanlı.

Кун: Kün, güneş.


لفىف: Lefîf. Asli harflerinden her hangi ikisi illet harfi olan kelime.


Lemma: Bir teoremi ispatlamaya yarayan yardımcı teorem.


Lehçe: Dilin, yazılı metinlerle takip edilemeyen çok eski bir döneminde ayrılan ve önemli ses bilgisi ve şekil bilgisi farklılıkları gösteren kolu
Lolan Güzeli: Doğumdan Önce 2000 yılından kalan mumya. Urumçi'de teşhir edilmektedir.


Maamme: Finlandiya'nın milli marşı.
Macaristan Turan Federasyonu: 1920'de dokuz Turancı Cemiyet ve Birliğin katılımıyla kurulan federasyon. Magyarország Turáni Szövetség.

Maksterm: İki farklı değişkenin VEYA işlemiyle birbirine bağlanmasıyla oluşturulan farklı kombinasyon tanımlamalarının her birine verilen ad

Man: Ağırlık birimi, bir man yaklaşık olarak 832 gramdır.
Manat: Türkmenistan para birimi.
Mançuca: Mançurya'da konuşulan bir dil. Bugün ölmek üzeredir.
Mangala: Türklerin 4 000 yıllık zekâ ve strateji oyunu. Türk satrancı.
Masallı: Azerbaycan’da bir şehir. Masallı Rayonunun idarî merkezi.

Maral Göl: Azerbaycan’ın dağ göllerinden biri. Deniz seviyesinden yüksekliği 1910 m., yüzölçümü 23 km2.


مهموز: Mehmûz. Asli harflerinden biri أ olan kelime.

Melahat: Güzellik. 


Meneli Taş: Mangala.


Metatez: Yer değiştirme. Bir gramer birliğinde yan yana gelen iki sesin bazen yer değiştirdiği görülür. Bu ses olayına metatez denir. Köprü>körpü, çömlek>çölmek, öğretmek>örgetmek örneklerinde metatez vardır.


Metin Merkezli Eleştiri: Bir metni yorumlarken yazarın ve okurun niyet ve eğilimleri yerine metnin niyetini ve anlam olanaklarını ortaya çıkarmaya çalışma.
MIAT: Moğolistan Ulusal Hava Yolları (Монголын Иргэний Агаарын Тээвэр).

Ми: Beyin (Kazak Kıpçakçası).


MİB: Merkezi işlem birimi.
Milletçi: Milliyetçi (Oğuzca).
Milletçilik: Milliyetçilik (Oğuzca).
Minterm: İki farklı değişkenin VE işlemiyle birbirine bağlanmasıyla oluşturulan farklı kombinasyon tanımlamalarının her birine verilen ad.

مثال: Misâl. Asli harflerinden ilki و veya ى olan kelime.


Model Kuramı (Model Theory): Mantığın matematiksel yapıları inceleyen şubesi.


Modus Ponens: (A⇒B) ise A'nın doğru olma durumunda B de doğrudur.
Mu Isamaa (Vatanım): Estonya milli marşı.

Mu'tell Kelime: Asli harflerinin içinde illet harflerinden biri veya ikisi bulunan kelime.


مضاعف: Muzâ'af. Asli herflerinin son ikisi aynı olan kelime.


Münfasıl Harfler: Bitişmveyen harfler: 

ا, د, ذ, ر, ز, ژ, و, ه

Müttesıl Harfler: Bitişen harfler: 

ب, پ, ت, ث, ج, چ, ح, خ, س, ش, ص, ض, ط, ظ, ع, غ, ف, ق, ك, ل, م, ن, ه, ى
ناقص: Nâkıs. Asli harflerinden üçüncüsü illet harflerinden biri olan kelime.

Napituca Katliamı: Avrupalıların Amerika'da gerçekleştirdikleri ilk Kızılderili katliamı, 1539. Timucuan (Timukuan) kabilesi soykırımdan geçirilmiştir.


Narodizm: Rus popülizmi.


Netiket: İnternet ortamındaki ahlak ve görgü kuralları.
Ninja (忍者): Feodal Japonya'daki ajanlar veya paralı askerler.

Nomofobi: Mobil aygıtlardan uzak kalma korkusu.


Nomoloji: Genel fiziksel ve mantıksal kuralları inceleyen araştırma alanı.
Noyan: Başkomutan (Moğolca).
Obruk: Çukur.
Okarı: Yukarı. “Ok”tan gelir.
Ordu: Hakanın oturduğu şehir.
Otaçi: Hekim.
Otamak: Tedavi etmek.
Oy-Urum Atın: Ön Türklerin İstanbul'da kurduğu ilk Devlet (Kazım Mirşan, Anadolu Prototürkleri, 1985, Ankara).
O‛zbekiston Havo Yo‛llari (Uzbekistan Airways): Özbekistan ulusal havayolları şirketi.
Öd: Zaman.
Öge: Aksakal.

ÖĞRENİM ANLAŞMASI: Öğrenim Anlaşması gittiğiniz üniversitede alacağınız dersleri, kredileri ile birlikte gösteren belge.
Öklü: Bağlı.
Öküz (Ögüz): Eski Türkçe'de deniz. Aegeus>Aegeon>Ege şekline dönüştüğü kabul edilmektedir.
Ötrüm: Müshil (Divan-ı Lügat'it-Türk).

Özideal: Bir halkanın kendisinden farklı ideali.

Panturanizm: Bütün Ural-Altay milletlerinin birliğini savunan siyasi görüş.
Pantürkizm: Bütün Türkleri birliğini savunan görüş.

Pastiş: Bir sanatçının eserini üslup bakımından taklit ederek benzerini yazma.


پازار: Pazar (Kamus-ı Türki).
PDC: Personal Digital Cellular. Japon Cep Telefonu Sistemi.

PDP 1: İlk mini bilgisayar (1957).


Peçenek: Bacanak. 


پك: Pek (Kamus-ı Türki).


پرده: Perde (Kamus-ı Türki).
Pervaneci: Osmanlı Devletinde arazi defterlerine bakan görevli.
Pişik: Kedi (Oğuzca).

Postülat: Aksiyom. Daha çok geometride kullanılır.


Prima Facie: İlk bakışta.


Protez: Başta konsonant türemesi. Vokalle başlayan bir gramer birliğinin başına fazladan bir konsonant getirilmesi. İnmek>yinmek, ayva>hayva örneklerinde protez vardır.


Rezerv (Rezervasyon): Kızılderili toplama kampları. ABD'de, Kızılderililer için oluşturulan kısıtlayıcı yasal yerleşim bölgelerine verilen ad.

ROM: 
Çalıştırılmak istenen programların geçici olarak yüklendiği birim
Romantik İroni: Sanatçının iyiyi, güzeli ve doğruyu idealize gerçekliği bilerek ihmal etmesinden doğan yanılsama. 
Sâ: Sağ (Gagavuz).
Sağrak: Kap.

Saksın: Aşağı İdil civarında yaşayan Kıpçaklar.


صالچه: Salça (Kamus-ı Türki).


سالم: Salim. Asli harflerinden biri ا٬و٬ى٬أ olmayan veya içinde aynı cinsten iki harf bulunmayab kelime.
Samuray (): Eski Japonya'da soylu asker sınıfı için kullanılan bir terim. Samuray, eski Japoncada 'hizmet etmek' manasına gelen "saburau"dan gelmektedir.
Sanduvaç: Bülbül.
Sarığ Kezik: Sarılık (Divan-ı Lügat'it-Türk).
Sarığ Suv: Ödem (Divan-ı Lügat'it-Türk).
Sarısu: Azerbaycan'ın en büyük gölü.
Sau: Sağ (Karaçay Kıpçakçası, Kumuk Kıpçakçası, Kazak Kıpçakçası, Tatar).
Sav: Karay Kıpçakçasında sağ.
Savuşmak: İyileşmek (TDK).
Savuşturmak: Tedavi etmek.
Savuşturu: Tedavi.
Savuşturucu: Hekim.
Savuşturuvcu: Karay Kıpçakçasında hekim.
Say Kanunu: "Her arz kendi talebini yaratır"
Sayrı: Hasta.
Sekendiz: Satürn.
Sekizaýak: Ahtapot (Türkmenistan Oğuzcası).

سن: Sen (Kamus-ı Türki).


سپت: Sepet (Kamus-ı Türki).


سرچه: a. Serçe b. Sırça (Kamus-ı Türki).
Sermaye: Mal üretmek için kullanılan makine, fabrika gibi fiziksel araçlar.
Ses Bilimi: Fonetik, savtiyyât.

Sığnak: Deşt-i Kıpçak'ın başkenti.
Sınık: Kırık. Eski Türkçedeki "sımak/sınmak"tan (kırmak) gelir.
Sırça: Cam.
Sıtma: Malarya. Isıtmadan gelir.
Sibek: Değirmen taşının üzerinde döndüğü küçük kazık.
Syntax error. Yazılan programda programlama dili kurallarına aykırı bir takım ifadelerden dolayı oluşan hata.

Skolastik: Ortaçağ boyunca, bilhassa XII. yüzyıldan XV. yüzyıla kadar olan olan dönemde manastır okullarında ve Paris'teki okul ve üniversitelerde yetişen din adamlarına verilen ilahiyat ve Aristo ilkelerine dayanan felsefi eğitim.
Som: Özbekistan para birimi.
Soo: Sağ  (Tuva, Hakas, Çuvaş).

Soyut Cebir: Matematiğin cebirsel yapıları aksiyomatik olarak tanımlayan ve inceleyen dalı.

Sökel: Hasta.
Sökellik: Hastalık.
Söz dizimi: Sentaks.
Sudoku (数独,): Japonca Suuji wa dokishin ni kagiru"nun (Sayılar tek olmalı) kısaltmasıdır. Amaç dokuzar hücreden oluşan 9 eşit kutuya bölünmüş bir alan üzerinde sayıları tekrar etmeyecek şekilde dizmektir.
Sungulza: Kıpçakçada neşter.
Supaşkar: Çuvaşistan'ın başkenti.
Sü Başı: Ordu komutanı.
Sükül: Siğil (Divan-ı Lügat'it-Türk).
Sümerler: Mezopotamya'da ilk Devleti kuran topluluk. Muazzez İlmiye Çığ'a göre Sümerler bir Türk boyudur. Sümerlerin anavatanının Türkmenistan olduğu kabul edilmektedir.
Sümük: Kemik (Azerbaycan Oğuzcası).

Сүйек: Kemik (Kazak Kıpçakçası).
Şarampol: Kara yollarının kenarında yol düzeyinden aşağıda kalan bölüm. Macarca "sorompó"dan (engel, bariyer) gelir.
Şeki (Şəki): Azerbaycan’da bir şehir. Bakü’nün 370 km kuzeybatısında, Büyük Kafkas Dağlarının güney yamaçlarında yer almaktadır.


Şoşoniler: Idaho, Kaliforniya, Nevada, Oregon, Utah ve Wyoming eyaletlerinde yaşayan Kızılderili halkı.
Şölen: Ziyafet. Hükümdarlara özgü törensel yemek. Moğolca "şölü"den (çorba) gelir.

Ta-çung: Büyük yılan.
Taebaek Dağları (태백산맥): Kore Yarımadasının omurgasını oluşturur. En yüksek noktası Seoraksan Tepesidir (1708 m.).

Tâ-i Merbûta: Bağlı te.
Tallinn: Estonya'nın başkentidir.


Tamgacı (Tamgaçı): Mühürdar, vergi memuru.

Tamlık Bölgesi: Birimli, değişmeli ve sıfırbölensiz halka.

Tangut: Tibetli.
Tapmaq: Bulmak (Azerbaycan Oğuzcası).
Tapug: İbadet.
Tartu: Estonya'nın ikinci büyük şehridir.

Тасбақа: Tosbağa (Kazak Kıpçakçası).
Tau (Tağ): Eski Türkçede dağ.

Тауық: Tavuk (Kazak Kıpçakçası).


تكنه: Tekne (Kamus-ı Türki).
Tenge: Kazakistan para birimi.

Теңіз: Deniz (Kazak Kıpçakçası).


تك: Tek (Kamus-ı Türki).


تكر: Teker (Yeni Türkçe Lügat).


Тeрeзe: Pencere (Kazak Kıpçakçası).


Tersinir Eleman: Bir halkada çarpımsal tersi olan eleman.

Tertium Non Datur: Üçüncü seçeneğin olanaksızlığı.
Tepik: Tekme.
Ter: Ücret.
Tigin: Kağan çocuklarına verilen idari unvan.

Тиін: Sincap (Kazak Kıpçakçası).
Tin: Ruh.
Tirig: Direk.
Tirsek: Arpacık hastalığı (Divan-ı Lügat'it-Türk).

Tizim: Liste (Kazak Kıpçakçası).
TMB: Türk Müzik Birliği. tüm Türk cumhuriyetlerinin şarkılarını, türkülerini bir arada toplayan bir televizyon kanalıdır.
Tokuz Korgool: Mangala (Kırgız Kıpçakçası).
Tokuzyüz Er Başı: Askeri bir unvan.
Toplum Bilimi: Sosyoloji.

Toplum Dilbilimi: Dil olgularıyla toplumsal olgular arasındaki ilişkileri, bunların birbirini etkilemesini, birbirinin değişkeni olarak ortaya çıkmasını, bir başka deyişle bu iki tür olgu arasındaki eşdeğişirliği inceleyen karma dal.
Toplum Mühendisliği: Toplumsal psikolojik bilinç mimarlığı faaliyeti.
Törökvár: Macarcada Türk Kalesi anlamına gelir. Macaristan'ın Babofça köyünde yer alır. Osmanlı Devletinin Macaristan’ ı fethi sırasında önemli bir sınır kalesi olmuştur.
TPU: Tartu Pedagoji Üniversitesi.
Transnasyonel Türkçülük: Ulus Üstü Türkçülük.
Tsunami (津波): Denizin yüzünde çok büyük ölçüde karışıklıkların ya da denizaltı depremlerinin ortaya çıkardığı, çok uzun deniz dalgası (Japonca).
Tugrik: Moğolistan para birimi.
Tuğra (Tuğrağ): Osmanlı Devletinde padişahın adının ve lakabının yazılı bulunduğu alâmet, imza.
Tulpar Havayolları: Merkezi Kazakistan'da olan bir havayolu şirketidir.

Tulpar-tas: Dolu dizgin koşan at tırnaklarının çizildiği kaya resimleri (Kazak Kıpçakçası).
Turan: İlk defa İranlıların ulusal destanı Şehnamede Türklerin Orta Asya'daki yurtları anlamında zikredilmiştir. Modern anlamda Turan Ural-Altay Milletleri Birliğidir.
Turancılık: Bütün Ural-Altay milletlerinin birliğini savunan siyasi görüş. Turancılık ilk olarak Koreliler, Japonlar, Macarlar, Finler,Estonlar ve Rusya içindeki Fin-Ugor kavimleri ile beraber Tunguzlar, Moğollar ve Türklerin bir araya getirilmesi olarak ortaya çıkmıştır. Modern Turancılığın kurucusu Fin Mathias Alexander Castren'dir. Günümüzde Turancılığın en güçlü olduğu ülke Macaristan'dır.  Turancı hareketler, küresel emperyalizmin küçük devletleri ve ulusları köleleştirmesine açıktan karşı çıkmaktadır. Nitekim Macar Jobbik Partisinin sloganlarından birisi "Kimentek A Tankok, Bejöttek A Bankok"dur (Tanklar gitti, banklar/bankalar geldi).
Turku: Finlandiya'da bir sahil şehri. Günümüz Fincesinde pazar yeri anlamına gelir. Ülkenin üçüncü büyük şehridir.
Turpan: Doğu Türkistan'da Sincan Uygur Özerk Bölgesinde bir çökelti havza.
Tutuk: Askeri vali.
Tuva Türkçesi (Тыва дыл): Tuva Cumhuriyetinde ve Moğolistan'da konuşulur. Eskicil özellikler gösterir.
Türk Akademisi: Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in öncülüğüyle 25 Mayıs 2010 tarihinde Asatana'da ilmi araştırma merkezi Türk Akademisi A.Ş. olarak faaliyete geçmiştir.
Türkçülük: Bütün Türklerin tek vatanda ve tek bayrak altında birleştirilmesi düşüncesi.
Türkistan: Güney Kazakistan'da bir şehir.
Türk Keneşi: 3 Ekim 2009'da Nahçıvan'da imzalanan Nahçıvan Anlaşması ile, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye arasında kurulmuş olan uluslararası örgüttür.
Türklük Bilimi: Türkoloji.
Türkmenhowaýollary: Türkmenistan'ın ulusal havayolu şirketi.
TÜRKPA: Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi.
Türkvizyon: Her yıl Türk Dünyası ülkeleri arasında düzenlenen ilk ve tek şarkı yarışması.
Uçguk: Nezle (Divan-ı Lügat'it-Türk).
Udhuz: Uyuz (Divan-ı Lügat'it-Türk).
Ulamak: Eriştirmek, aşı yapmak (ağaç), uzamak, eklemek (Türkiye Oğuzcası).

Ulungur: Kuzey Cungarya'da bir göl.


UNIVAC 1: İlk ticari bilgisayar (1947).
Ural: Kazakistan'dan Kuzey kutbuna uzanan dağ oluşumu. Ural kelimesi Türkçedir, "taş kemer" demektir.
Uralistik: Ural dilleri bilimi. Fince, Estonca, Marice, Udmurtça gibi otuz dokuz Ural dilini karşılaştırmalı olarak inceler. Macarcanın aslında Uralik olmayıp, Altayik olduğu iddia edilmektedir. Buna göre Macarların Uralik olduğu tezi Alman antropologları, Rus Komünistleri ve Macar Katolik Klisesi tarafından Macarlar Müslüman Türkler ile birlik olmasın diye yayılmaktadır.

Uran: Azerbaycan'ın Vartaşen bölgesinde bir ırmak.


Uran-Dünben: Orta Moğolistan'da bir dağ.


Urankay: Karaganda bölgesinde yer alan bir dağ.
Urungu: 1) Askeri unvan. Savaşçı anlamına gelir. 2)Ulungur gölüne dökülen bir ırmak.
Uzbekistan Airways (O‛zbekiston Havo Yo‛llari): Özbekistan ulusal havayolları şirketi.
Ülüg: Kısmet.

Ünlü Değeri: Bir ünlüyü diğer ünlülerden ayıran ve ses yolunda oluşması sırasında beliren nitelik ve nicelik özelliği.
Ürek (Üreg): Yürek, çok üreyen, kısrak sürüsü, faiz, hızlı.
Üzmek: Koparmak.
Város: Macarca'da şehir. Varoş diye okunur.

Vavı meçhule: Belirsiz vav.
Vətən: Yurt.

Ve: Λ ile gösterilir. İngilizce AND kelimesinden gelir. 


Verismo: Gerçekçilik.


Veya: V ile gösterilir. Latince VEL kelimesinden gelir. 
Von: Güney Kore para birimi.

X Kuşağı: 1965-1979 yılları arasında doğanlar. Telefonu ve e-postayı etkin kullanamazlar.


Y Kuşağı: 1980-1999 yılları arasında doğanlar.
Yabgu: Türklerde kağandan sonra gelen yönetici.
Yahşi: Hoş.

Yansıtıcı Bilinç: Anlatıcı yokmuş duygusu uyandırır. Anlatıcı, olaylara müdahaleden vazgeçmiştir, varlığını okurların hissedemeyeceği bir şekilde karakterlerin arasına gizlemiştir. Okur, olup bitenleri, kahramanla birlikte, onun gözünden gördüğü duygusuna kapılır. 
Yakılmak: Sevgiyle bağlanmak
Yaprak: Bitkilerde solunum, özümlenme gibi olayların oluştuğu klorofilli ve yeşil bölüm. "Yapurgak"tan gelir.
Yaraq: Silah.
Yargan: Yargıç.

Yatuk: Tembel işe yaramaz. Fakir göçebe (Divan-ı Lügat'it-Türk).


يای: Yay (Kamus-ı Türki).
Yaz: Kuzey yarım kürede 21 Haziran 23 Eylül, güney yarım kürede 21 Aralık 21 Mart tarihleri arasındaki zaman dilimi. “Yay”dan gelir.
Yazılım. Birden çok programın bir araya gelmesinden oluşan küme.
Yazmak: Sermek. “Yaymak”tan gelir.

YAZ OKULU: Bir eğitim-öğretim yılının normal iki yarıyılının dışında kalan ve yaz tatili ayları içinde uygulanan bir eğitim-öğretim programı.
Yen (¥): Japonya para birimi.
Yenil: Hafif.
Yerdeş: Hemşehri.
Yertinç: Dünya.
Yığlamak: Ağlamak.
Yincü Öküz: Oğuzcada Seyhun. Tanrı Dağlarında doğar, Aral Gölüne dökülür.
Yolak: Su yolu.
Yok: Leke.
Yörek: Yörgek ya da yörük. Çocuğun düşmemesi için beşiğe bağlanan ip.
Yörük: Türkmen boylarına verilen isim.

Yugur: Kaylı ve Kimaç ırmakları arasındaki bölge.
Yuki Soykırımı: 1854-1864 yılları arasında Kaliforniya yerleşimcileri tarafından Yuki Kızılderililerine uygulanmıştır. 10 000 Yuki Kızılderilisi öldürülmüştür. 1854 yılında 20 000 Yuki yalarken günümüzde 85 Yuki yaşamaktadır.

Zamanüstü: Değişmez.


Z Kuşağı: 2000-2021 yılları arasında doğanlar.


Zamme: Ötrü (Arapça).
Zarafat Eləmək: Şaka yapmak (Azerbaycan Oğuzcası).

Zehir (زهر): Çiçek.
Zəng Eləmək: Telefon etmek (Azerbaycan Oğuzcası).
Ziggurat: Çok katlı Sümer tapınağı.

زنجير: Zincir (Kamus-ı Türki).














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder