27 Şubat 2022 Pazar

Sigaradan Kurtulun

 

Türk toplumunun sigara içme oranı birçok topluma göre hayli fazla. Toplumumuzda aynı zamanda sigaradan kurtulma klişelerinin sayısı da çok.

Söz gelimi: "sigara içmedi sinirlendi", "sigarayı bırakırsanız kilo alırsınız" gibi, "sigarayı kafada bitirmelisiniz", "birden bire bırakmalısınız", "sigara her yerde yasaklanmalı" gibi. Bu tip yaklaşımlar da sizi belki sigaradan kurtarabilir. Fakat sigara içtiğim zamanlarda bunlar bana hep basmakalıp gelmiştir. Şimdi içmiyorum. Çağımızın vebası sigaranın içinde ne gibi ajanlar var, bunlar özellikle insan beynine nasıl etkide bulunuyor, hastalıklarla olan ilişkileri nelerdir, sigaradan kurtulan en çok hangi sıkıntıları yaşar öğrenmeyi daha ilginç bulmuştum.

Başta da söylediğim gibi Türkiye'de oldukça fazla bir kesim, nüfusun yüzde otuzu sigara içiyor. Bu insanlar tiryaki mi? Özellikle Amerikan Sağlık Bakanlığının 1964'te hazırladığı raporun yankılarından sonra olmak üzere, sigara içenlere tiryaki demek artık yeterli görülmüyor. Bağımlı bile diyenler varsa da, bu kadar kriminalize etmeye gerek yok. Ama içici (smoker) denilebilir. Aslında bazı hekimler sigara tutumu açısından insanları üç farklı kategoride değerlendiriyorlar. Bunlar hiç içmemiş (never-smoker), evvelce içmiş (ever-smoker), içici (smoker). Evvelce içmiş bireylerin bir daha içmemelerine, hiç içmemiş olanların sigaraya kesinlikle başlamamalarına ve en önemlisi içicilerin bir an önce kurtulabilmelerine belki katkısı olur düşüncesiyle deneyimlerimin ve birikimlerimin bir özetini sizinle paylaşmak istiyorum.    

Sigaranın hammaddesi tütün. Kurutulmuş tütünün yüzde üçünü oluşturan nikotin ise ağır bağımlılık yapan bir madde. Siyanürden bile daha etkili nikotinin bir damlası bir atı öldürebilir. Yeni dünyadan gelen tütün bitkisi özellikle 20. yüzyılda yaygınlaştı. Tütünün sigara biçiminde içilmesini ise, tütün çiğnemenin 1920'lerde –halkı veremden korumak için– yasaklanması azdırdı. Amerikan Sağlık Bakanlığının 1964'te yayınladığı raporda sigara ile kalp hastalığı arasında ilk defa bağlantı kuruldu. Bu rapordan beri gelişmiş ülkeler başta olmak üzere sigara içen sayısı düşüyor. 

Tütün dumanı solunduğunda (inhalasyon) nikotin, akciğerlerden küçük dozlarla kana karışıyor. Vücudumuz ise onu uyarıcı olarak algılıyor. Dolayısıyla sigaranın stres altındaki bir insana, gece uykusu kaçan kişiye faydadan çok zarar getireceği açık. Çünkü uyarıcı maddeler hissettiklerinizi daha yoğun hissetmenize yol açar. Elbette sigaraya bir uyarıcı ihtiyacından dolayı başlanmıyor. İlk başlama nedenleri daha çok, olduğundan olgun bir yaşta görünme arzusu, daha kendinden emin ya da daha sosyal görüntü vermeye çalışma, asi veya başına buyruk görünmeyi tercih etme, ebeveyne kontrolün kimde gösterme isteği, stresle başa çıkabilme amacı gibi şeyler oluyor. Bunların saçma sebepler olduğu doğru. Fakat hakkını verelim, uzun dönemde sigara içerek daha olgun görünmeniz mümkün. Çünkü sigara ciltteki kırışıklıkları belirgin derecede çoğaltıyor. 

Nikotinin vücudumuzda uyarıcı tepkime yaratabilmesi için gerekli doz şudur: bir cc kana 30 nanogram veren miktar. Bu doz bir sigara içince oluşur. Kanın içinde nikotin olduğunu fark eden reseptörler normalden katbekat fazla dopamin hormonunun dolaşım sistemine girmesine yol açar. Bu hormonun ne faydası olduğunu anlamak için eksikliğinin parkinson hastalığına yol açtığını düşünün. Dopamin bedeninizi kontrol etmenizi, bir şeye yoğunlaşmanızı kolaylaştırabilir. "Bir sigara içeyim, kafamı toplayayım" olayının nedeni budur. Peki, sigara içip kafanızı toplayarak büyük bir buluş yapabilir misiniz? Hayır, beyninize karbonmonoksit zehri gönderiyorsunuz. Nabzınız da normal insanlardan o yüzden daha yüksek. Bırakın süper buluş yapmayı, ölüyorsunuz. Farzı muhal, nikotini deri altından (subkütan), hatta damardan (intravenöz) alsanız bile bu, belli dozda zehir aldığınız gerçeğini değiştirmez, asla kapasitenizi arttırmaz.

Birçok maddenin kanda yarılanma ömrü 24 saatten aşağı değil ama nikotin 8 saatte yarılanıyor. Yani cc başına 15 nanogram oluyor. Bundan dolayı bir içici için 8 saat kritik bir süre. İçen zaten biliyor da, diğerleri için yazıyorum. Özellikle serum nikotin seviyesi minimumun, 15 nanogramın, altına düştüğünde içici yoksunluk semptomları geliştirmeye başlar. Burada kullandığım yoksunluk semptomu kavramı bir ironi değil. Doğru, akla ilk eroin bağımlılığını getiriyor. Fakat eroin içicisinin geliştirdiği yoksunluk semptomu ile sigara içicisinin geliştirdiği yoksunluk semptomu arasında pek az fark var. Hatta ağır sigara bağımlısı bıraktığında yoksunlukla başa çıkabilmek için vücudun nikotin zehrini sentezleyebileceğini düşünen araştırmacılar bile var.

Serum nikotin seviyesi yarılanan içicide olduğu gibi belli sıklıkta içmeyen içicinin de serum nikotin seviyesi düşer. Düştüğünü nereden anlarız? Reseptörler dolaşım halindeki kanın içerisindeki nikotin moleküllerini sayar, düştüyse size sigara içmenizi söyler. Bu arada her marka ve yöreye ait tütünde aynı mı? Tamamen aynı. Çünkü elinizde tuttuğunuz sigarada normalde sizi öldürebilecek bir doz var. Fakat farkında olmasanız da sizin çekiş şiddetiniz, reseptörlerinizin ihtiyaç duyduğu kadar yükseliyor. Mesela light sigara da diğerleri kadar ölümcül.

Buna iyi mi yoksa kötü mü bir şey dersiniz bilmiyorum ama sigara "önlenebilir ölüm sebepleri" arasında birinci! Ölüm sebebiyle ölüm şekli başka şeyler. Sigara hangi biçimlerde öldürüyor kısaca özetlemeye çalışalım. Sigara damar tıkanıklığı riskini anlamlı derecede arttırıyor. Çevresel (periferal) damar hastalıklarının bir numaralı nedeni sigara olarak kabul ediliyor. Kronik bronşit gibi kronik obstrüktif akciğer hastalıkları (KOAH), sigara içmenin ölümcül sonuçları arasında. Ancak bu hastalıkların arasında en yaygını amfizem. Onun da en önemli nedeni sigara. Fakat sigara ile daha da fazla ilişkilendirilen bir hastalık var: akciğer kanseri.

ABD'de yapılan bir araştırma her beş yangının birisinin nedeninin sigara olduğunu söylüyor. Sigara kimi zaman yangınlara kimi zaman hastalıklara neden olarak öldürüyor. Kimi zaman ise ilk belirtisi "ani ölüm" olan hastalıklara da yol açıyor. Dünya bilim toplumu sigaranın ölümcül olduğunda hemfikir. Fiziksel, mental, sosyal, profesyonel ve iktisadi bir maliyeti de var. 1985'te yürütülen National Household Survey on Drug Abuse araştırmasında, 12-17 yaşları arasında sigara içen bireylerin ileride kokain içme olasılıklarının 32 kat arttığı dolayısıyla sigara içiciliğinin uyuşturucu içiciliğinin bir prediktörü olduğu bulunmuş.  Yine pasif içiciliğin önemli medikal koşullara yol açtığı konusunda birçok araştırma var. 

En önemli konulardan birisi, ne yazık ki günümüzde sigaraya karşı aldığımız önlemler etkisiz kalıyor ve genellikle sigaranın zararlarını arttırıyor. Mesela Türkiye'de pazarlamacılar zarar etmesin diye bir yıl, iki yıl ötelenen önlemler oldu. Bu daha çok, light veya mentollü içen veya sigara azaltan içicilerin durumuna benziyor. Hâlbuki ister günde bir iki sigara için ister günde kırk sigara için, çekişiniz kanı aynı serum nikotin seviyesine ulaştırır. İnanmıyorsanız, uzaktan serum nikotin seviyesi fazlaca düşmüş birisinin sigarayı çekişini seyredin ne demek istediğimi anlayacaksınız. Sigaranın zararından yalnızca bir şekilde kurtulabilir ve yaşam sürenizi uzatabilirsiniz: içmeyenseniz uzak durarak ve içiciyseniz bırakarak. 

İngiltere'de yapılmış bir araştırma içicilerin %46'sının en az bir gün süreli sigaradan kurtulma girişiminde bulunduğunu gösteriyor. Bu insanların uyguladığı farklı teknikleri karşılaştıralım.

En başarılı ve ucuz yöntemin adı "cold turkey". Buradaki "turkey" hindi anlamında. Cold turkey eskiden eroin bağımlıları için kullanılırmış. Şimdi sigaracılar için kullanmak olağan hale geldi. Yöntemin kan şekeri düşmesi (hipoglisemi) ve kilo alma gibi zorlukları var. Tabii bunlar, sigaranın sağlığa zararları ile karşılaştırılamaz bile. Yanından bile geçmez. Üstelik sigarayı bırakanın aldığı kiloları geri vermek için uygulayabileceği "az kalori almak ve çok kalori yakmak" gibi yöntemlerin başarı şansı diğer insanlarla aynı.

İlaç tedavisi, yeni bir yaklaşım. Güvenli mi? İki ürün öne çıkıyor. ABD'de Chantix, Türkiye'de Champix ismiyle satılan daha doğrusu sağlık kuruluşları tarafından bedelsiz dağıtılan ürünün etken maddesi vareniklin. Başka bir hastalığı tedavi ederken tesadüfen bulunduğu söyleniyor. Antidepresan özellikli. Bir diğeri, Zyban ismiyle piyasada olan bupropionun nikotini taklit ettiği biliniyor. 

Elektronik ürünler de var. Bunlar gliserol, gliserin, nikotin ve su ihtiva eden bir nargile düzeneğinden oluşuyor. Bunlar da tartışmalı ürünler.

Nikotin replasman terapisi iki çeşit. Bantlar ve sakızlar. Bunlarda sigaradaki toksik maddelerden yalnızca nikotin bulunuyor. Ürünler serum nikotin seviyesini cc başına en fazla 7 nanogram yükseltiyor. Psikolojik dirençte önemli bir kırılma sağlıyor. Bazı hekimler NRT ürünlerinin içiciyi uzun dönemde kronik yoksunluğa sokacağını ileri sürüyor. Benim görüşüm, NRT ile sigarayı bırakan kişi ağır bir yoksunluk geliştirirse, en kötü NRT'ye geri döner. Sigara içiciliğine dönmesi için çok daha ağır bir yoksunluk yaşaması gerekir.  

Sigara tüketimi son 30 yıldır gelişmiş ülkelerde hızla azalıyor. Sigara içen Türk insanının hayatı, gelişmiş ülke insanlarının hayatlarından daha değersiz değil. Sigarayı bırakmayı bir kez daha deneyin.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder