5 Eylül 2022 Pazartesi

MEB'DE NASIL BİR KARİYER?

 

MEB’DE NASIL BİR KARİYER OLMALI?

Bir süredir kamuoyunda tartışılıp duruyor. MEB’in Öğretmenlik Meslek Kanunu hazırlayıp(!) yasalaştırmasından sonra hazırladığı uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sınavları nedeniyle hayli kızışan tartışmalar ve büyüyen tepkilere rağmen görünen o ki kanunlaşan sınav ve kariyer basamakları bu şekliyle uygulamaya konulacak. Gerçi ben son anda Cumhurbaşkanımızın araya girmesiyle yanlıştan dönüleceğini düşünenlerdenim ama durum şimdilik hızla sınava gidiliyor şeklide gözüküyor.

Daha önce MEB’in kariyer çıkmazı başlığıyla bir yazı yazmıştım. Kariyer basamakları MEB’in çıkmazı ve bataklığı haline gelebileceğini, hazırlanan kanunun baştan savma ve sadece nasıl bir kariyer olduğu anlaşılmayan uzman öğretmenlik ve başöğretmenlikten ibaret olduğunu, bunun sonucu olarak da farklı ve dar bir açıdan bakıyor olsak da zararlarını anlatmaya çalışmıştım. Fikrim elbette değişmedi.

İnsanlar kariyer sınavına giriyor ve uzmanlık gibi bir unvan alıyorsa yaptıkları işin biraz olsun farklılaşması gerekmez mi? Uzman olacaksınız ama uzman olmayanla ayını işi yapacaksınız. Bir milyon lisans mezunu öğretmeni denetlemek için “MEB’de çalışmış olma şartını, yüksek lisans yapma şartını” gereksiz gören MEB’in öğretmenlere kariyer planlaması ancak bu kadar olur. Bu sözümü de belirtmeden geçmeyeyim.

Peki kariyer planlaması nasıl olmalı? Bir kısım sendika elbette sınavla olmalı diyor. Bir kısım sendika ise kıdeme göre uzmanlık ve başöğretmenlik olmalı görüşünü savunuyor.  MEB ise 180 saatlik eğitim ve sınavla uzman öğretmen, 240 saat eğitim ve sınavla başöğretmen olunmasını yasalaştırdı ve uyguluyor bile.

Değerli arkadaşlar bu eğitimler sonuçta bir hizmetiçi eğitim değil mi? O halde biz neden sınav yapıyoruz? Gelin somut ve bilimsel verilerle uzman öğretmen ve başöğretmen kariyer basamaklarına geçiş olsun.

Örnek verelim. Bir öğretmen son beş yıl içinde 240 saat hizmet içi eğitim almadan uzman öğretmen olamasın. Neden? Hizmet içi eğitime gönüllü olarak katılan öğretmen sayısı personel sayısına oranla düşük. Tabi şimdi MEB bunu kabul etmeyecek ve sayılarla karşımıza çıkacaktır ama ben yine de şunu söyleyeyim seminer döneminde ek ders karşılığı online hizmet içi eğitim zorunlu tutarsanız elbette herkes katılır. Ne demek istediğim anlaşılmıştır. Ben öğretmenlerin kendilerine göre gönüllü olarak, kişisel gelişimleri için katıldıkları ve katıldıkları eğitimi okullarında uyguladıkları veya illerinde ilçelerinde formatörlük yaptıkları, aldıkları eğitimle ilgili sürdürülebilirlik gösteren etkinliklere katılmaları düşünülebilir. Yani birincisi belli bir sürede belli bir saat hizmet içi eğitim zorunlu tutulmalıdır.

İkincisi; öğretmenlerimiz ders dışı egzersiz çalışmaları (izcilik, satranç, spor, halk oyunları, müzik vs) yapamıyorlar, sosyal sorumluluk projelerine istenen önemi veremiyorlar, gençlik merkezleri, sportif alanlar, hareketlilik programlarına yeteri kadar vakit ayıramıyorlar diyebiliriz. Bu tip şartları da kariyer için getiremez miyiz? Bir öğretmen ders dışı eğitim çalışmalarına katılmadan, egzersiz çalışması yapmadan, öğrencileri ile sosyal sorumluluk projesi yapmadan uzman olmamalı.

Bir diğer nokta da bilimsel araştırmalar olabilir mesela. Öğretmen arkadaşlar dersleri ile ilgili materyal geliştirme, kitap yazma, bilimsel makale yazma ve bilimsel kongrelerde bildiri sunma, yazılım üretme gibi çeşitli yetenekleri varsa bunu da mutlaka kullanmalı, daha da önemlisi bu yetenekleri olan öğretmenlerimizin yeteneklerini ödüllendirmiş olamaz mıyız?

 

Ayrıca Milli Bayramlara katılma, TÜBİTAK, Erasmus, e twinning gibi proje geliştirme, sosyal ve sportif faaliyetlere katılım, yüksek lisans, gibi şartlar mutlaka aranmalıdır. (Yüksek lisans demişken de şunu belirtmek isterim eğitim alanları haricinde yapılan yüksek lisansın da öğretmeni nasıl uzman yaptığını şimdilik anlamış değilim.)

Sonuç olarak; (süreleri örnek olarak yazıyorum) son beş yılda 200 saat hizmetiçi eğitim alan, 1 makale yazan, 2 bildiri sunan, 3 yıl ders dışı egzersiz çalışması yapan, en az 2 sosyal sorumluluk projesi geliştiren, bir ders içi materyal geliştiren, öğretmenlerimiz “uzman” kadrosunu alsalar, gelişime daha açık ve daha somut verilerle hareket edilen kariyer basamağımız olamaz mı?

MEB’in kariyer basamakları çıkmazını mevcut haliyle sürdürebileceğine inanmadığımı ve yukarıda belirttiğim örnek hususlar dikkate alınarak yeniden yapılandırılması gerektiğini düşündüğümü belirteyim. Elbette birkaç nokta eklenebilir çıkarılabilir ancak daha mantıklı bir kariyer basamakları kurgulayabilir ve öğretmenlerimizi de böylece işlerine motive edebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder