15 Nisan 2018 Pazar

Review: Cumhuriyet: Türk Mucizesi

Cumhuriyet: Türk Mucizesi Cumhuriyet: Türk Mucizesi by Turgut Özakman
My rating: 5 of 5 stars

Serinin yayınlanma sırası, tarih sırasına uymuyor. Benim okuma sıram daha farklı oldu. İlk Şu Çılgın Türkler'i okudum. Zaman'ın AYM kararı olduğu halde bırakılmayan fetoş yazarı var bir tane, hiçbir zaman okumadığı Şu Çılgın Türkler'e "Ergenekon'un edebiyat ayağı" derken Radikal'deki liboşlar da "popüler tarih kitabı", "ulusalcılığın kült kitabı" diyordu. Türk Milletine bir "anırma" borcu olan Engin Ardıç ise yaşadığı hazımsızlığı defalarda Sabah gazetesindeki köşesine taşımış, yazardan "Bay Turgut" diye söz ediyordu. Yazarın hayatını kaybettiği gün bile köşesinden öfke kusuyordu, "Kemalist militan" diyordu. Şimdi birbirlerini yiyorlar.

14 Nisan 2018 Cumartesi

Review: Attila the Hun

Attila the Hun Attila the Hun by John Man
My rating: 5 of 5 stars

Rivayete göre Fransa'da bir kilise psikoposu Attila'ya "Ben Lupus, Tanrı'nın elçisi" demiş. Attila cevap vermiş "Ben de Attila, Tanrı'nın kırbacı". 800 yıl sonra Cengiz Han da benzer şekilde "Ben Tanrı'nın cezasıyım" diyecekti (John Man'ın Cengiz Han isimli bir kitabı da var). Çin kaynaklarında geçen Hiung-nu ile Hun aynı şeydir. Aradaki fark Çinlilerin söyleyişte zorlanmasından kaynaklanmaktadır. John Man, Tanrı'nın Kırbacı Attila'da Hunlar üzerine çeşitli bilgileri karşılaştırarak, özellikle Hunlar aleyhindeki bir takım karalayıcı efsanelerdeki çelişkileri ortaya koymaya çalışmış. Beş verdim. Fakat yine de daha sağlam bilimsel bilgi için İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ali Ahmetbeyoğlu'nun eserlerine göz atmanızı tavsiye ederim.

View all my reviews

13 Nisan 2018 Cuma

Review: Fıtrat: İş Kazası Değil, Cinayet

Fıtrat: İş Kazası Değil, Cinayet Fıtrat: İş Kazası Değil, Cinayet by İsmail Saymaz
My rating: 3 of 5 stars

Güzel bir kitap. Çoğu insan büyükşehirlerde gökdelenlerin önünden geçerken, bunların yapımında kaç işçinin göz göre göre ölüme gönderildiğini bilmez. Çünkü bu insanlar birkaç cümlelik haber olur, unutulur giderler. Olan geride kalan yakınlarına olur. Onlar da bu cinayetten muhalefeti sorumlu tutarlar. Çünkü yerli ve milli patronlar işçileri emirle parti mitingine götürür, iş kazası olduğunda "yönetmelik tebliğ edilmedi" diye savunma yapar, ceza almaz, "sopa" ile çalıştırılan işçi muhalefet partisi çalışma

7 Nisan 2018 Cumartesi

Review: Мастер и Маргарита

Мастер и Маргарита Мастер и Маргарита by Mikhail Bulgakov
My rating: 3 of 5 stars

Muhalif Yazar Bulgakov'un, yazıldığı döneme göre bir hayli sıra dışı, sistem eleştirisi niteliğindeki fantastik ve alaycı romanı. Sovyetler döneminin sanat, konut ve döviz siyasetine trajikomik yergiler var. Çizgi romanı ve anime filmi de var. Usta ile Margarita'ya kayıtsız kalmak mümkün değil. Roman, ortaçağın safsatalarını andıracak şekilde kedilere pek iyi bir gözle bakmıyor. Fantastiklere biraz mesafeli olduğumdan belki, ve son kısımlarında tempo biraz yavaşladığı için üç verdim.

View all my reviews

Review: Çiçekler Büyür

Çiçekler Büyür Çiçekler Büyür by Emine Işınsu
My rating: 5 of 5 stars

Sürükleyici ve etkileyiciydi. Bir oturuşta değil ama bir günde bitirdim. Emine Işınsu, kendisi gibi edebiyatçı olan Halide Nusret Zorlutuna'nın kızı, Ayhan Tuğcugil ismiyle de kitaplar yayınlayan İskender Öksüz'ün eşi. Işınsu'nun teyzesi ise Pınar Kür'ün annesi olan yine edebiyatçı İsmet Kür. Eser, Sovyetler Birliğinin uydusu olan Bulgaristan'da geçiyor. Geçtiğimiz kasım ayında yitirdiğimiz Naim Süleymanoğlu mesela, 1986 yılında Bulgaristan zulmünden Türkiye'ye kaçmayı başarabilmiş bir sporcumuzdu. Maalesef önemli bir insan hakları sorunu olan dış Türklerden bahsetmek Türkiye'de hala Amerikancı, şovenist gibi ithamlara hatta kurşunlara hedef olmak anlamına

6 Nisan 2018 Cuma

Review: Хозяин и работник

Хозяин и работник Хозяин и работник by Leo Tolstoy
My rating: 5 of 5 stars

Tolstoy benim Rus Edebiyatında en yakın hissettiğim yazar. Katı gerçekçi olan sanatçı, zengin bir aileden gelmesine rağmen eserleri Marksizm'den etkiler taşıyor. Tolstoy Eserlerinde ara ara mülkiyeti eleştirir, özellikle Anna Karenina'da yaptığı gibi ahlaki yargıların tutarsız ve bazen de ölümcül olabileceğini sorgular. Bunu doğrudan ifade etmeyip, bazen karakterlere söyletir bazen de onun eserin sonunda, hikayenin bütünü ele alındığında hissedilmesini sağlar. Okuyucuyu yargıların iki yüzlülüğü ve gerçekle yüzleştirir. Kitapta üç güzel öykü yer alıyor. Efendi ile Uşağı, Tipi ve Polikuşka. Üçü de sert kış koşullarında geçiyor. İlk olarak 1895'te yayınlanan Efendi ile Uşağı, novella türünde bir başyapıt sayılabilir. Öyküde insanların zorlu kış koşullarında birbirine muhtaç olma konusu işlenmiş. Bunun yanında Polikuşka da bana çok sürükleyici geldi. Bu öyküde okuru ilginç sürprizler bekliyor. Özellikle Polikuşka'dan ötürü beş verdim.

View all my reviews

5 Nisan 2018 Perşembe

4 Nisan 2018 Çarşamba

1 Nisan 2018 Pazar