22 Ocak 2018 Pazartesi

(30) Nihayet MHP Kurultayı

Dün bazı siyasi cephelerin özellikle Bahçeli'nin destek kararından sonra seçim stratejilerinde bir değişiklik olup olmadığını incelemiştim. Mart ayında bir de MHP Kurultayı toplanacak olmasından dolayı MHP Kurultayını ve Genel Merkezi iki ayrı madde halinde değerlendirmeyi uygun gördüm. Kaldığım yerden devam ediyorum.


MHP KURULTAYI
MHP Kurultayı, partinin en üstün organı. Siyasi Partiler Kanununun 14/6 ve MHP Tüzüğü 63/2. maddeleri uyarınca Bahçeli'nin MHP kongresini 2 ila 3 senede bir toplaması gerekiyor. Bahçeli her zaman üçüncü senenin son pazar gününe denk getiriyor. Yalnız yakında genel seçim varsa 8 ay falan erkene alıyor. Oysa seçim sonraları Kurultay toplansaydı MHP bu kadar erimezdi. Genel başkanlık seçimini kaybetme riskine girmemek için Bahçeli, Büyük Kongrenin 11. Olağan Toplantısına kadar böyle idare etti. Olağan toplantının hemen ardından yapılan iki seçimde partiyi HDP'nin bile gerisinde bıraktı. 543 Kurultay delegesi, tüzüğün 63/3. maddesi uyarınca olağanüstü toplantı istedi. Bahçeli Kurultay'ı toplamaya yanaşmayarak Kurultay nezdinde meşruiyetini kaybettiğini kabul etti. Bunun üzerine 8 Nisan 2016'da yargı Kurultay'ın 21 gün içerisinde toplanmasına karar verdi. 19 Haziran'da toplanan Kurultay, tüzüğün olağanüstü toplantıda genel başkan seçiminin yapılmasına engel olan 63/4. maddesini değiştirmesine rağmen Genel Merkeze yakın bir delegenin başvurusu üzerine Kurultay kararlarına tedbir kondu. Kurultay'ın Olağanüstü Toplantısı bir yıl sonra usul yönünden iptal edilecekti. Ancak siyaseten Kurultay'ın artık Bahçeli'ye güven oyu vermediği anlaşılmış oldu. Bu arada Bahçeli muhalifleri ihraç etmek için zaman kazanmış oldu. Yorumcular bu noktada yalnız Akşener'i ihraç edeceğini, diğer muhalifleri ihraç ederse bunu Kurultay'a anlatamayacağını ifade ettiler. Fakat Bahçeli muhaliflerin neredeyse tamamını ihraç etti. Tahminim, şu anda da bunu Kurultay'a anlatabilecek durumda olmadığı yönünde. Külliyeye yakın gazeteci Taşgetiren'in 17 Kasım 2016'da yazdığına göre kriz döneminde Bahçeli "Ak Parti'den yardım aldı". Bazı yorumculara göre ise Bahçeli, "Gülen cemaatinin partiyi ele geçirmesi"ne engel oluyordu (Bkz. 1 Mart 2016 tarihli grup toplantısı). Oysa Genel Merkeze yakın Ortadoğu Gazetesi 2012'de Bahçeli'nin ileride "adaylar arasında tek Ülkücü" diyeceği Koray Aydın için cemaatçi diyordu. Hem "Gülen cemaati" olmakla itham ettiği isimler pek yakın geçmişte Başkanlık Divanında çok görevlere atanmışlardı. İşte bu nedenlerden dolayı Kurultay Toplantısı nihayet önümüzdeki Mart ayında yapılabilecek. 543 üyesi olağanüstü toplantı için dilekçe veren Kurultay Bahçeli'ye zaten muhalifti. Aslında Kurultay en üstün organ olduğu için Bahçeli Kurultay'a muhalifti demek daha doğru. Destek açıklamasından sonra Mart ayına kadar Bahçeli'nin Kurultay'ı ikna etmesi gerekiyor. Bunun için Parti içindeki İslamcılardan ve "Türkiye büyük bir saldırı altında" tezini savunan Milliyetçilerden destek almaya çalışacak. İşte bunun için iktidar cephesinin can sıkıcı hamleleri Bahçeli'yi zorlayabilir. Yani muhalifleri ihraç etti rahatladı diyemiyoruz. İhraç oranı çok yüksek seyrediyor. Merkez Disiplin Kurulu ihraca karar vermekten ziyade avukatlardan oluşan ve ihraç sonrası açılacak davaları bertaraf etmeye çalışan hukuk bürosu gibi. Bu, sürdürülebilir bir durum değil.

GENEL MERKEZ CEPHESİ
Önemli bir yere geldik. Genel Merkez'de kafalar karışık. Bu durumda "Bilge Lider"in 57. Hükümet günlerinden başlayarak yetkili kurulları "yok" saymasının etkisi var. Böyle bir atmosferde Genel Merkez'de birilerinin "bindik bir alamete gedeyoz gıyamete" diyor olması mümkün. "Türkiye büyük bir saldırı altında, terör örgütlerini eziyoruz" düşüncesinde olanlar da var kesinlikle. Öyle de olsa bu kesim özellikle yaklaşan Kurultay toplantısı nedeniyle güvensizlik yaşıyor. Tek çare zihinlerini "büyük saldırı altındayız, iktidar partisine hukuken iltihak dahi olabiliriz" gibi uç fikirlere hazırlamak. Bu kadar uç manevraların Kurultaysız yapılamayacağını, faraza yapılsa bile "yok artık" diyebilirsiniz. Tabii haklısınız, makamı kaptırmamak uğruna MHP'yi tarihe gömmek için ya Ferdi Tayfur hayranı olmak ya da sanatçının "Ya Benimsin Ya Toprağın" eserine kendini fazla kaptırmak gerekir. Bereket versin Genel Merkez'de öyle birisi yok. Sonuçta yalnızca ihtimallerden söz ediyorum. Önceki seferlerden daha zor da olsa Genel Merkez Kurultay seçimlerini alabilir. Daha sonrasında bazı tatsızlıklar, hoşnutsuzluklar yaşanabilir. Dileğimiz yaşanmasın. Demokrasimiz adına. Asıl kıyamet desteğin nasıl olacağı konusunda çıkar. Partiyi iltihak etme planı gelişmezse, koşullar iktidar partisi bayrağı altında seçimlere girmeyi dayatabilir. Bunun ihtimali büyük, çünkü 16 Nisan görüşmelerinde Genel Merkez bunun önlemini almadı. O zaman Bahçeli üç seçenekten birine karar verir. Birincisi desteği geri çekmek. Bu, Bahçeli'nin kararı makam için değil de "Türkiye saldırı altında olduğu" için aldığı imajını savunmayı müşkülleştirir. İkincisi partilileri iktidar bayrağı altında seçime sokup kendisi bağımsız girmek. Bu da "makam" açısından riskli. Başka ihtimaller de var ama üçüncüsü izin verilen sayıda iktidar bayrağı altında seçime girmek. 2007'de merhum Yazıcıoğlu'nun Bahçeli'nin kapısını çaldığı ancak geri çevrildiği yazıldı çizildi. 2011'de yine birkaç sağ parti, sol da değil üstelik, Bahçeli'nin kapısını çaldı. Bu partiler MHP bayrağı altında seçimlerde çalışmak istediler. Salı günleri yaptığı grup toplantıları sonrasında gazetecilere yaptığı "Milliyetçi Hareket Partisi seçimlere tek başına girecektir" açıklamalarından reddettiğini öğrendik (Bahçeli'nin iktidara destek verdiği en kritik zamanlar listesine bu madde de eklenebilir). Şimdi Türkiye büyük bir saldırı altında ama başka partileri kendi bayrağı altına kabul etmeyen bir genel başkanın kendi bayrağını bırakması sıkıntı çıkarabilir. Siyasette 24 saat uzun bir süre, bunlar aşılır diyebilirsiniz. O halde parti genel sekreterliğine birer istifa dilekçesi yazıyoruz, diğer partiye katılıyor ve birinci sıradan aday oluyoruz. Bir dakika... Bahçeli hayatta yapamaz bunu! Bir zaman ihraç politikasını Kopenhak kriterleri gibi temel politika bellemiş "Bilge Lider"in, Kurultay'ın geçici süre ile terk ettiği "makam"ı kendisine geri vermeyeceği başkasına vereceği düşüncesiyle eli kolu bağlanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder