İnsanların yazı, matbaa ve elektronik aletler gibi sesi ve dolayısıyla sözü mekâna bağlayan ve kaydeden teknolojiler kullanmaksızın yüz yüze, sese ve söze dayanarak iletişim kurdukları ortama sözlü kültür ortamı denir.İnsanların bilgi, duygu, düşünce ve beceri depolamak için kendi ve muhataplarının hafızalarından başka hiçbir kayıt teknolojisine sahip olmadığı sosyokültürel toplumsal yapı birincil sözlü kültür ortamı olarak adlandırılmaktadır. Bilgi, duygu ve düşünceleri yazı ve elektronik kayıt imkânlarıyla depolama, saklama tekniklerinin var olduğu kültürel ortamlar ikincil sözlü kültür ortamı olarak adlandırılır.
Birincil sözlü kültür ortamında şiir, evrensel olarak tercih edilen bir söz, duygu ve düşünce saklama ve iletme tekniği olmuştur. Evrensel olarak ilk edebî gelenekler şiir formunda ortaya çıkmıştır. Şiirin yanı sıra müzik ve ezginin de ezberlemeyi ve gerektiğinde kolayca hatırlanmayı sağlaması, sözü zamana karşı dayanıklı kılması nedeniyle evrensel olarak kullanıldığı bilinmektedir. İnsanlık tarihinde ilk olarak ortaya çıkan müzik eşliğinde icra edilen bu ilk edebî geleneklerin tamamı dinî içeriklidir. İnsanlık tarihinde din dışı edebî geleneklerin ortaya çıkması göreceli olarak çok daha yakın çağların ürünüdür. Evrensel olarak, birincil sözlü kültür ortamında müzik eşliğinde ve şiir formunda ortaya çıkan ilk edebî geleneklerde söz, ezgi ve dans birbirleriyle bağlantılı üçlü bir sarmal şeklindedir.
(Özkul Çobanoğlu'ndan alıntı)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder