16 Ocak 2021 Cumartesi

Metin Bora'nın Korku Metninden Yola Çıkarak Umudun Mümkünlüğü

Tanıl Bora’nın Korku isimli metninde yazılanlardan yola çıkarak, günümüzde halen etkisi süregelen Covid-19 salgınının insanlar üzerindeki etkisini geç ve eksik alınan önlemler gidişatında insanlara evde kalınması gerektiği söylendi. Fakat bir kısım evsiz, günlük çalışma halinde geçimini sürdürürken bu insanların kendisini eve kapatması sağlanmayan imkanlar doğrultusunda çok mümkün değildi. Korku etrafı sarmıştı, dışarıya çıkmak zorunda olan bu insanların korkusu ne olacaktı? Metin Bora’nın yazdığı gibi korkmaktan doğan bir korku eksikliği vardı. Bir kısım büyük korku içindeyken bir kısım değildi. Büyük korku içinde olan insanların geçmişinde yaşadığı travmatik olaylar ve daha öncesinde bu denli ciddi boyutlu olmayan gündeme gelen domuz gribi, kuş gribi vs. gibi hastalıklar tetikleyiciydi. Ya korkmayan kesim ne için korkmuyorlardı? Korkulması gereken sadece ölmek veya birini kaybetmek miydi? Korku neydi ki? Korku bir durumdan çekinme değil de içinde bulunduğumuz duruma karşı değil bu durum için geliştirdiğimiz düşüncelerimize verdiğimiz bir tepkidir. Korkularımız korktuğumuzu düşündüğümüz şey değil, kişinin düşünce dünyası ve psikolojisinden oluşmaktaydı. Korkular kişide çeşitli yollardan oluşur mesela; kişinin koşullanması yani korku koşullanmasıyla kişiye toplumsal bir karakter kazandırdığı ve kişinin kendisini farkında bile olmadan korkuya koşullandırıldığıdır. Korkuyla bağdaşan umut. Umut ve korku karşıtlardır ama birbirlerini tamalar niteliktedirler. Umut ve korku geleceğe dair belirsizlikle ve edilginlikle doğrudan ilişkilidir. Umut ve beklenti de karıştırılmamalıdır. Umut ve beklenti arasında mesela “Gelecekten umutluyum” diyen birinin geleceğe karşı inancı olduğu düşünülürken “Gelecekten beklentiliyim” diyen birinin öngörülü olduğu düşünülür. Umut insanlığın her şeyin düzeleceğine ve gelecekten beklentisi değildi. Umut bireyin belli şart ve durumların alacağı biçimler veya kendisinden beklenenler konusundaki öngörüsüdür. Umut bir beklenti, istek olmaktan ziyade bugünün belli göstergeleriyle gelecekte olacaklara dair çıkarımlardı. Bahsettiğim Covid-19 salgının insanlar üzerinde yarattığı korkunun yanında aslında bir umut da vardı. Çünkü Umut ve Korku birbirinin ters yüz edilmiş haliydi. Korku ve Umut onu oluşturan neden ortadan kalkmadan ortadan kalmazdı. Öyleyse neden kavranmalıydı. Mesela: Devlet'in varoluş nedenini sınıflar, sınıfların varoluşunun nedeni mülkiyet ilişkileri oluşturur. Simetrik bir ilişki yoktur. O zaman ideolojinin işlevini ve devletin ideolojik kuruluşunu yeniden düşünmekte fayda vardı. Zaman kavramı insan için geçmiş, gelecek ve bugündü. Umut geçmişi, geleceği bugünü birbirine bağlar. Umuda dair düşünülen bir düşünce geçmişte kazanılmış ve geleceği gösterendir .Yani umut geçmişin deneyimi ve geleceğin idealiyle bir bütün olur.


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder