AR-GE
Bu sıra AR-GE'ye takıldım. Ar ge ne demek? Aslında ülkemize ar-ge sözcüğü araştırma
geliştirme kavramına sözde de olsa önem verilmeye başladığı zaman giren bir
kavram. Hatırlar mısınız bilmem her kurum, her şirket bir ar-ge kurmaya
başlamış hızla ar-ge faaliyetlerine başlamıştık ülkece.
Elbette ar-ge dediğimiz faaliyetin ülkemize kazandırılmasından sonra kamu kurumlarımızda olmaması olmazdı. Bu nedenle ilk günah keçisi ve deneme tahtası olarak ar-ge bölümü kamu kurumlarında da kurulmuş ve bürolar oluşturulmuştu. Şu an neredeyse her kamu kurumunda ar-ge bölümü bir şekilde de olsa var diyebiliriz.
Elbette bizim mevzu bahis yapacağımız kurum MEB. İl müdürlüklerine
ar-ge bölümleri kurulmaya başlamış ve daha sonra bu bölümle büyümüş hatta bazı
şehirlerimizde ayrı birer birim olarak onlarca kişi çalışmaktadır. Mevzuatı (AR-GE
Birimleri Yönergesi) ayrıntılı ve çok güzel hazırlanmış. Peki İl Milli Eğitim
Müdürlükleri bünyesinde bulunan Ar-Ge bölümü ne iş yapar?
Ne iş yaptığı mevzuatta yazmıyor mu diye soracak olursak işte
konu da bu zaten. Bunca işi gücü, araştırma, geliştirme, planlama, proje
yürütücüsü, eğitim kalitesini artırmak için eğitimler düzenlemesi gereken bu
bölümün başarısı LGS ve YKS sınavlarındaki ortalama başarıdan belli.
LGS’de Türkiye matematik dersi için 20 soruda net ortalaması
bildiğim kadarıyla en son 4,20. YKS’de ise 40 soruda 5,5 net. Başka örnek
vermem gerekli mi bilmiyorum. Bence bu kadar yeter.
Başka bir konuya bakalım. Bakanlığımız özellikle sayın Ziya
Selçuk’tan sonra mesleki ve teknik eğitim konusuna çok ağırlık veriyor. Evet olması
gereken de bu. Alkışlıyoruz. Ancak bakıyoruz uçuyor kaçıyor şunu icat ettik
bunu ürettik diye tweeterlarda resim paylaşan okul müdürlerine retweeti zorunlu
tutan MEB öğrencilerinin her sene yüzde otuzdan aşağı disiplin cezası almayan
meslek liselerinin hangisinde bu üstün başarıları elde etmiş bilen yok. Türkiye’de
ya üç ya dört hadi on okul olsun. Bunca kampanyaya rağmen Meslek Liselerine
gitmek isteyen öğrenci de yok, oraya öğrenci vermek isteyen veli de.
Atölyelerdeki makineler 40-50 yıl öncesinden kalma. CNC Tezgâh görmeden mezun
olan öğrenci, bir atölyede haftanın her günü sırayla gelen diğer günler
atölyeye girmeyen öğretmenler ve bunun farkında olmayan yöneticiler, tütün vs
bağımlısı olmuş öğrenciler, kavga, dövüş, bıçak, polis diyerek mevzuyu daha
fazla uzatmayalım.
İmam hatiplerde öğrenci kalmamış. Koca koca binalar. Sekizyüz
kişilik okul ve içinde anasınıfı dahil 150-200 öğrenci. Bundan 20 sene önce daha
az okulla genel öğrenci oranında daha fazla yer tutan imam hatiplerde şimdi
okul fazla öğrenci yok.
Büyükşehirler haricinde halk eğitimi merkezleri dökülüyor. Bina
yok, tezgâh yok, atölye yok, araç gereç yok, usta öğreticilerin ve
öğretmenlerin ücret problemleri çok, çözüm yok. Ancak her gün şu kadar kurs
açın bu kadar kursiyer bulun, tweet atın var.
Daha fazla yazmaya kalksak çarşaf çarşaf yazarız. Sözü uzatmaya
gerek yok. Şimdi nereye gelmek istiyorum şöyle açıklayayım. Bu müthiş Ar-Ge
bürolarının eğitimin kalitesini geliştirmek için bu sorunları tespit etmişler,
bu sorunlarla ilgili yorumları, araştırmaları, memnuniyet anketleri, bilimsel
çalışmaları, makaleleri, yürüttükleri projeler, konu ile ilgili akademisyen
görüşü alarak alana katkıları, yönlendirdikleri var mı? sorunları tespit etme
noktasında veya çözüm önerisi getirme noktasında katkıları nedir? Bu sorunları
araştırılmakta mıdır? Soruları da çarşaf çarşaf sorabiliriz ama onu da
uzatmayalım.
Hani biz KİT leri satmıştık ya KİT’ler arpalık oldu diye
hatırlar mısınız? Acaba Ar-Ge de arpalık mıdır? Anlayan anlamıştır herhalde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder