Türklerin tarih boyunca birçok yazı dili oldu. Bunların en parlakları kuşkusuz Çağatay Türkçesi ile Osmanlı Türkçesi. Sovyetlerin Türkistan'ı işgaliyle Türkçenin yazı dili sayısı 22'yi buldu. Bu yazı dillerinden Türkiye, Gagauz Yeri, Azerbaycan ve Türkmenistan'da kullanılan dört tanesi Oğuzcaya ait. Bunları Türkiye Türkçesi, Gagauz Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi ve Türkmenistan Türkçesi olarak adlandırmak mümkün.
Türkçenin yazı dili öncesi dönemine ilişkin bir parantez açarsak bu konudaki bilgilerimiz Altay Dilleri ve Ana Hun Dili Teorilerine dayanıyor. Altay Dilleri Teorisine göre Japonca, Korece ve Ryukyu dilinin ayrılmasıyla Altay dil birliğinin Doğumdan önce 5. bin yılda parçalandığı kabul edilir. Altay dilinden ayrılan diğer diller Türkçe, Moğolca, Tunguzca, Nanayca oldu. Diğer taraftan Ana Hun Dili Teorisi Türkçenin ve Yakut, Çuvaş ve Türk-Tatar lehçelerinin Hun dilinden türediğini ileri sürer. Ercilasun'a göre birlikten ilk ayrılan lehçe Batı Hun dilidir. Batı Hun dili Doğumdan Sonra 6-7. yüzyıllardan itibaren, Tuna Bulgarcası, 13-14. yüzyıllardan itibaren İdil Bulgarcası, 19. yüzyıldan itibaren Çuvaşça adını alacaktır. Ana Hun dilinden türeyen diğer lehçeler Yakutça adını alacak olan Kuzey Hun lehçesi, Türkçe-Tatarca adını alacak olan Doğu Hun lehçesidir.
Türkçenin 20. yüzyıldan sonraki tarihsel dönemi Modern Türkçe olarak kabul ediliyor. Her ne kadar Altay Dilleri Teorisi daha fazla taraftar bulsa da Modern Türkçenin lehçeleri veya uzak lehçeleri ile Ana Hun Dili Teorisi arasında bazı konularda paralellik var. Bu bakımdan Ana Hun Dilinin Altay Dil Birliğinin bir lehçesi olabileceği göz ardı edilmemeli. Modern Türkçenin uzak lehçeleri Ana Hun Dilinin lehçelerinin devamı olarak listelenirse,
-Batı Hun: r-grubu (Çuvaşça)
-Kuzey Hun: t-grubu (Yakutça)
-Doğu Hun: y-grubu (Oğuzca, Kıpçakça, Uygurca)
eşleşmesi elde edilir. Modern Türkçenin r, t, y gruplarının herhangi birine dâhil edilemeyen lehçe ve şiveleri olacağı gibi, Ana Hun Dilinin de batı, kuzey veya doğu lehçelerinde olmayan tarihi lehçeler elbette olacaktır. Bu incelemenin konusu olan Oğuzcanın, sırasıyla Ural-Altay dili, Altay Dil Birliği, Ana Hun Dili, Ön-Türkçe, Türkçe, y-grubu uzak lehçesi kökeninden geldiği açıktır. Oğuzca aynı zamanda Türkçenin en geniş gelişme sahasını oluşturuyor.
Modern Türkçeye dönersek günümüzde 220 milyon Türkçe konuşucunun 120 milyon kadarı, Türkçenin y-grubu uzak lehçesinin Oğuz şivesini konuşmakta. Yukarıda bahsedilen dört yazı dilinde aynı alfabe kullanılmasa da aynı harfler, Latin harfleri, kullanılıyor. Oğuzcanın şiveleri olan bu dillerden Türkiye Türkçesi Türkiye, Suriye, Kıbrıs, Dobruca, Trakya, Makedonya, Almanya'da konuşulmakta. Gagauz Türkçesi Gagauz Yeri, Romanya ve Moldova'da; Azerbaycan Türkçesi, Kuzey Azerbaycan, Güney Azerbaycan, Ahıska, Kerkük'te; Türkmenistan Türkçesi, Türkmenistan, Ürgenç, Güney Türkistan ve Horasan'da konuşuluyor.
Söz konusu yazı dillerinin somut isimlerinin, basit fiillerinin yüzde yüze yakın oranda aynı anlamda kullanıldığını görüyoruz. Gramatik olarak ele aldığımızda, Türetme takılarının büyük çoğunluğu ortak. En işlek isimden fiil türetme takısı Türkçenin bütün lehçelerinde olduğu gibi -le-/-la- biçimindeki takı.
Çekimlere gelince bütün dillerde şart çekimi -se-/-sa-, gereklilik çekimi -meli-/-malı- biçiminde. Görülen geçmiş zamanda ise yalnız fonetik farklılıklar bulunmakta. Şimdiki zaman Türkiye Türkçesinde -yor-, Gagauz Türkçesinde -ar-/-är-/-er-, Azerbaycan Türkçesinde -ır-/-ir-/-yır-/-yir- ve Türkmenistan Türkçesinde -yar-/-yer- ile oluşuyor.
İsim cümleleri, Türkiye Türkçesinde "değil" eklenerek olumsuz kılınırken, Gagauz Türkçesinde "diil", Azerbaycan Türkçesinde "deyil", Türkmenistan Türkçesinde "däl" eklenerek olumsuzlanmakta. Değil, diil, deyil'in her üçünde de ilk hece kapalı e'ye yakınken däl'deki ünsüz açık e'ye yakındır. Türkiye Türkçesindeki ince ğ, bir taraftan y sesine denk iken diğer taraftan bu ses aynı zamanda Türkçenin uzun hecelerini de oluşturmaktadır. Dolayısıyla isim cümlelerinin olumsuzlamasında yalnız fonetik farklılık var denebilir.
Fiil cümlelerine gelince Modern Oğuzcanın dört yazı dilinde -me-/-ma- fiilden fiil türetme takısı görevi yapmakta. Aynı zamanda bu takı, olumsuzluk da yapıyor.
Dört dilde de -me-/-ma-, olumsuz görülen geçmiş zaman çekiminde fiilin kök veya gövdesine geliyor. Böylece almadı ve gelmedi her dilde aynı anlama geliyor.
Bilindiği gibi olumlu öğrenilen geçmiş zaman Türkmenistan ve Azerbaycan Türkçelerinde Türkiye Türkçesinden biraz farklı olarak -ip-/-ıp-/-ib-/ıb- ile yapılıyor. Bu iki dil olumsuz öğrenilen geçmiş zamanda biraz ayrılır, fiil kök veya gövdesine Türkmenistan Türkçesinde -mapdır-/-mepdir-, Azerbaycan Türkçesinde -mayıp-/-meyip- gelir: almapdırın, bilmepdirsin, başlamayıpsan. Bu takıları her zaman kişi takıları izler. Azerbaycan Türkçesinde kullanılan -y- sesinin genel kaynaştırma sesi olduğu açıktır. Diğer taraftan Türkmenistan Türkçesi bazı rivayet bileşik zamanları däl ile yapar.
Türkiye ve Azerbaycan Türkçelerinde olumsuz şimdiki zamanlarda -ma-/-me- takıları -mı-/-mi- biçiminde daralır: gelmiyor, bakmıyor, gelmir, baxmır. Ancak Gagauz Türkçesi ile Türkmenistan Türkçesinde bu eklerin daralması söz konusu değildir. Gagauz Türkçesi: almaarım, vermeersin. Türkmenistan Türkçesi: almayarın bermeyärsin.
Olumsuz geniş zaman Gagauz, Azerbaycan ve Türkmenistan Türkçelerinde genellikle -mar-/-mer- ile oluşturulur. Gagavuz Türkçesi: almarım, almarsın, almar, almarız, almarsınız, almarlar. Azerbaycan Türkçesi: almaram, almazsan, almarıx, almarsınız, almazlar. Türkmenistan Türkçesi: almarın, almarsın, almaz, almarıs, almarsınız, almazlar. Türkiye Türkçesinde -maz-/-mez- ile yapılan almam, almazsın, almaz, almayız, almazsınız, almazlar yer yer Gagauz Türkçesinde de kullanılır.
Gelecek zamanda olumsuzluk takısı Türkiye, Gagauz ve Azerbaycan Türkçelerinde -ma-/-me-'dir. Türkiye Türkçesinde bakmayacağım yazılırken, Gagauz Türkçesinde bakmayacam, Azerbaycan Türkçesinde baxmayacağım yazılır. Ancak Türkmenistan Türkçesi olumsuz gelecek zamanı däl ile yapar: men bakacak däl.
Olumsuz gereklilik yine Türkiye, Gagauz ve Azerbaycan Türkçelerinde -ma-/-me- ile yapılırken, Türkmenistan Türkçesinde däl ile yapılır: men almalı däl.
Oğuzca bilindiği gibi Türkçenin en büyük gelişme sahasıdır. Oğuzcanın yalnız dört yazı dilinin gramatik incelemesi ışığında söylenebilir ki fonetik farklılıklar dışında bütün bu dört yazı dili ile Oğuzca, sentaksı, isim ve fiil yapısı, çekimleri ile bir bütündür. Fonetik farklılıklar Hazar ötesi (Transkaspiyan) Oğuzlarda belki biraz daha belirgin. Fonetik ayrım ancak bir şivenin içinde bulunan ağızda olur. Coğrafi ve siyasi engellerin Oğuzcanın bütünlüğüne neredeyse hiç etkide bulunamadığı ortada. Reşit Rahmeti Arat'ın da dediği gibi "Türk Dilinin bünyesindeki sağlamlık, yabancı muhit ve dillerin tesirinde asırlarca kaldığı hâlde sarsılmadığı gibi Rusların müdahalesi de onun bünyesinde bir gedik açmağa muvaffak olamamıştır". Oğuz Türkçesi konuşan Türklerin artık ortak harflerden, hatta ortak alfabeden öte ortak bir yazı diline ihtiyacı var.
İLAVE OKUMA TİZİMİ
1- Talat Tekin, "Altay Dilleri Teorisi", Türk Dünyası El Kitabı içinde.
2- Muharrem Ergin, Türk Dil Bilgisi.
3- Zeynep Korkmaz, Türkiye Türkçesi Grameri: Şekil Bilgisi.
4- Himmet Biray, Batı Grubu Türk Yazı Dillerinde İsim.
5- Ayşe İlker, Batı Grubu Türk Yazı Dillerinde Fiil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder