Osmanlı Devleti, Türk Devlet geleneğinden, İslam dininin değerlerinden ve hakim olduğu coğrafyalardaki yönetim anlayışlarından da yararlanarak çağının çok ilerisinde özgün bir yapı kurmuştur. Osmanlı Devletinin teorik temeli, # A D A L E T # kavramına dayanmaktadır.
2. 2. Bayezit İtalyan ressam Michelangelo'yu hangi amaçla İstanbul'a davet etmiştir?
2. Bayezit ve 1. Selim dönemlerinde Michelangelo ve Leonardo da Vinci'nin İstanbul'a getirtilmesi için bazı teşebbüslerde bulunulmuştur. 2. Bayezit'in Michelangelo'yu davet etme sebebi, Haliç ve Galata üzerine bir köprü yaptırmaktır. Leonardo da Vinci, padişaha yazdığı mektupta Haliç ve Boğaz üzerine bir köprü yapmaya hazır olduğunu ifade eder. Köprü yapımıyla ilgili projeyi duyan Michelangelo da İstanbul'a gelmek ister; ancak teşebbüsler sonuç vermez.
3. Pargalı İbrahim Paşa neden halk tarafından sert eleştirilere maruz kalmıştır?
1526'da Budin'e girerek Macar İmparatorluğuna son veren Osmanlı ordusu buradan alınan hazinelerle birlikte bazı heykelleri de İstanbul'a getirir. Herkül, Apollon ve Diana heykelleri At Meydanına İbrahim Paşa'nın sarayının önüne dikilir. İslam geleneğine aykırı bu heykellerin dikilmesinden dolayı Pargalı İbrahim Paşa'ya F r e n k İ b r a h i m P a ş a lakabı takılır ve paşa halkın çok sert eleştirilerine maruz kalır.
4. Osmanlı Devletinin duraklama dönemine girmesinin en önemli nedeni nedir?
1. Süleyman'dan (Kanuni) sonra gelen padişahların devlet işleri ile ilgilenmemeleri iktidarın zayıflamasında etkili olmuştu. İktidarın zayıflaması devlet kurumlarında aksaklığa bu da bir takım sorumsuz kişilerin otoriteyi kendi çıkarları için kullanmaya başlamasına yol açmıştı. Sonuç olarak MÜLKİ İDAREDE BOZULMA Osmanlı Devletinin duraklama dönemine girmesinin en önemli nedeni olmuştur.
5. Osmanlı Devlet Teşkilatının bozulmasının sebepleri nelerdir?
Osmanlı Devletinin kurumsal yapısının çözülmesinin sebepleri, ülkenin genişlemesi, idare ve eğitim sistemindeki disiplinsizlikler, kendini yenileyemeyen yapısal atalet; mücadele halinde olunan Batı toplum ve ülkelerindeki gelişmelerden habersiz kalınmasıdır.
6. 1. Ahmet'in Osmanlı devlet düzeninde yaptığı en önemli değişiklik nedir?
1. Ahmet'in Osmanlı devlet düzeninde yaptığı en önemli değişiklik VERASET sisteminde olmuştur. 1. Ahmet amudî sistemi, kardeş katli geleneğini kaldırmış yerine EKBERİYET sistemini getirmiştir. Ayrıca kendisi sancağa gitmeyip tahta çıkan ilk padişah olan 1. Ahmet, şehzadelerin eyaletlerine gönderilmesi uygulamasına tamamen son vermiştir. Şehzadelerin sancaklara gönderilmesi uygulamasına son verilmesi, onların devlet yönetimiyle ilgilerinin kesilmesine, toplumdan uzaklaşmalarına yol açmıştır.
7. 17. yüzyılda Osmanlı Devleti ile Avrupa arasındaki teknolojik gelişme farkının en belirgin olduğu alan hangisidir?
17. yüzyılda Osmanlı Devleti ile Avrupa arasında teknolojik gelişmeler açısından çok ciddi farklar görülmektedir. Bu farkların en belirgin olduğu alan a s k e r l i ktir.
8. Karlofça Antlaşmasının diplomasi açısından anlam ve önemi nedir?
Karlofça Antlaşması, Osmanlı yayılmasının ve hakimiyetinin durduğunun ve Osmanlı gücünün artık Avrupalı Devletler nezdinde silindiğinin belgelenmesi bakımından diplomatik bir önem taşır. Zira artık büyük Avrupa Devletleri bu antlaşmadan sonra ortak çıkarları için Osmanlı'nın içişlerine karışma hakkına sahip olduklarını kabul ettirme yolunda adımlar atarlar.
9. Yirmisekiz Mehmet Çelebi Paris'e hangi amaçla gönderilmiştir?
Yirmisekiz Mehmet Çelebi, Paris'in medeniyet sırlarını öğrenmesi ve uygulanabilir olanları ülkeye getirmesi için 1720 yılında Paris'e gönderilmiştir.
10. Türkçe kitaplar basan ilk Türk matbaası ne zaman kurulmuştur?
Osmanlı ülkesinde 15. yüzyıldan itibaren İstanbul, Selanik, İzmir gibi şehirlerde matbaaların olduğu bilinmekteyse de Türkçe harflerle Türkçe kitaplar basan ilk Türk matbaası 1727 yılında İstanbul'da faaliyet göstermeye başlar.
11. Osmanlı Padişahı 2. Osman'ın öldürülmesine yol açan isyan neden çıkmıştır?
2. Osman (Genç) ulemayı tayin yetkisini padişah hocasına (hace-i sultaniyeye) vermiş, ayrıca arpalıkları da düşürmüştü. Askere çok sert davranıyor, kanunlara aykırı bir şekilde cezaları kendisi kesiyordu. Hür bir kadınla evlilik yapması tepkilere neden olmuştu. Son olarak hacca gitmeye karar vermesi üzerine isyan çıktı. 2. Osman hacca gitmekten vazgeçti ancak isyancıların azledilmesini istediği isimleri görevden almayı reddetti. Bunun üzerine 1. Mustafa isyancılar tarafından padişah ilan edilerek 2. Osman Yedikule zindanında öldürüldü. 2. Osman isyancılar tarafından katledilmiş ilk padişahtır.
12. Osmanlı tarihinde idam edilen ilk şeyhülislam olan Ahizade Hüseyin Efendi hangi sebepten dolayı cezalandırılmıştı?
4. Murat döneminde en ufak sebepten dolayı reayaya zulmettiğine veya rüşvet aldığına dair hakkında şikayet olanlar önemli kademelerde olsalar bile cezalandırılmışlardır. Şeyhülislam Ahizade Hüseyin Efendi, bu duruma ulemanın tepkisini ortaya koyan bir tezkireyi padişahın annesine sunmuştu. 4. Murat şeyhülislamı bu üslubundan dolayı cezalandırmış ve Ahizade Hüseyin Efendi Osmanlı tarihinin ilk idam edilen şeyhülislamı olmuştur.
13. Klasik Osmanlı düzeninin 16. yüzyılın ortalarından itibaren değişime uğramasına yol açan etkenler nelerdir?
Klasik Osmanlı düzeninin 16. yüzyılın ortalarından itibaren değişime uğramasına yol açan etkenler, Avrupa'dan gelen enflasyon, tüfeğin gelişmesi, Avrupa'nın Akdeniz kıyılarındaki hızlı nüfus artışı, kervan yollarının önemsizleşmesi, fetihlerin azalmasıdır.
14. 18. yüzyıldan itibaren gerçekleştirilen yenilik çabalarının klasik dönemdeki çabalardan farkı neydi?
18. yüzyıldan itibaren klasik dönemdeki iyileştirme çabalarından farklı olarak BATI TARZI bir devlet ve toplum oluşturma amacı taşıyan reform çabaları dikkat çekmektedir.
15. 18. yüzyılda Osmanlı Devletinin etrafındaki dünya ile ilişkileri nasıldı ve bu ilişkiler hangi yollarla kuruluyordu?
Osmanlı Devleti, 18. yüzyılda etrafındaki dünya ile entegre, üreten, pazarlayan ve değişen süreçlere adapte olma yeteneğine sahip dinamik bir güç görünümü arz etmekteydi. Diğer ülke başkentlerine gönderilen elçiler üzerinden dış dünyaya dair bilgilerin biriktirilmesi, kurulan daimi elçiliklerle ilişkilerin daha sağlıklı ve kesintisiz bir seviyeye kavuşturulması, tercüme faaliyetleriyle dünya bilgi ağlarıyla belli bir entegrasyonun gerçekleşmesi ve yabancı uzmanların, teknik destek ve eğitim amacıyla istihdam edilmesi, dünyayla entegre bir siyaset anlayışının varlığını kanıtlar.
16. Lale Devrinin yenileşme açısından önemi nedir?
Osmanlı Devleti, Batı uygarlığı ile hiçbir zaman ilişkilerini kesmemişti. Ancak devletin yükselme devrinde Osmanlı kendini üstün gördü ve Batı'yı kendine bir model olarak izlemedi. İlk defa Lale Devrinde devlet Batı'nın üstünlüğü kabul etmiş ve bir model olarak izlemeye başlamıştır.
17. İbrahim Müteferrika'nın hangi eseri Avrupalılaşma hareketinin beyannamesi niteliğindedir?
İbrahim Müteferrika'nın, 1. Mahmut'un tahta çıktığı 1730 yılında yazdığı Usul'ül-Hikem fi Nizam'ül-Ümem (Milletlerin Düzeninde İlmı̂ Usüller) adlı eseri Avrupalılaşma hareketinin beyannamesi olarak kabul edilir. Söz konusu kitap, Osmanlı Devletinin değişen idari, askeri, siyasi ve iktisadi şartlara ayak uydurmasına ilişkin bir takım çözüm önerileri içermektedir. Müteferrika'nın kitabını ayrıcalıklı kılan unsur, Avrupa'daki gelişmelerden haberdar olmasından dolayı tespitlerinde isabetli olması ve değişen zamanın şartlarını göz önünde bulunduran çözümler önermesidir. Yazarın diğer eserleri:
- Risâle-i İslamiyye, 1710
- Vesilet-üt-Tıbâa, 1726
18. Avrupa bilim ve tekniği ile ilk ciddi temas nasıl olmuştur?
Macar Baron de Tott'un Mühendishane'de verdiği dersler, Avrupa bilim ve tekniği ile ilk ciddi temas olarak kabul edilmektedir. Baron de Tott mühendishanenin kuruluşunda önemli bir rol oynamıştır. Mühendis ve topçu birliğinin eğitilmesi konusunda gayret göstermiş, dökümhaneyi yeniden düzenlemiştir. Ayrıca doğrusal trigonometri gibi derslerin sorumluluğunu bizzat üzerine almıştır.
19. Modern ulus devlet teşkilatı ile karşılaştırıldığında, 18. yüzyıl Osmanlı devlet teşkilatı hangi bakımlardan farklıydı?
Modern ulus devletin teşkilatı ile karşılaştırıldığında 18. yüzyıl Osmanlı devlet teşkilatı üç bakımdan farklıydı. Birincisi Osmanlı devlet teşkilatı modern ulus devlete göre çok küçüktü. Merkezi idarede 1000 ila 1500 memur istihdam edilmekteydi. Özellikle kırsal nüfusun üzerinde çok ağır bir vergi yükü vardı. Ancak vergiler hazineye ulaşmıyordu. Çünkü aracılar gelirlerin büyük bir bölümünü çalıyorlardı. Vergilerin önemli bir bölümü eyalet idaresi tarafından harcanıyordu. Merkezi idareye milli hasılanın yalnızca %3'ü vergi olarak kalıyordu. Osmanlı devlet teşkilatının modern devletten ikinci farkı olarak Osmanlı Devleti tek tek yurttaşlarla değil cemaat temsilcileriyle ilgilenmekteydi. Devlet her bireyle tek tek ilgilenmek için gerekli olanaklardan yoksundu. Ancak bunda monarşinin doğasının da etkisi vardı. Örneğin Magna Carta sürecinde de aynı durum söz konusuydu. Üçüncüsü modern ulus devlet anlamında henüz yasa önünde eşitlik yoktu. Özellikle kadın erkek farkı keskindi.
19. Modern ulus devlet teşkilatı ile karşılaştırıldığında, 18. yüzyıl Osmanlı devlet teşkilatı hangi bakımlardan farklıydı?
Modern ulus devletin teşkilatı ile karşılaştırıldığında 18. yüzyıl Osmanlı devlet teşkilatı üç bakımdan farklıydı. Birincisi Osmanlı devlet teşkilatı modern ulus devlete göre çok küçüktü. Merkezi idarede 1000 ila 1500 memur istihdam edilmekteydi. Özellikle kırsal nüfusun üzerinde çok ağır bir vergi yükü vardı. Ancak vergiler hazineye ulaşmıyordu. Çünkü aracılar gelirlerin büyük bir bölümünü çalıyorlardı. Vergilerin önemli bir bölümü eyalet idaresi tarafından harcanıyordu. Merkezi idareye milli hasılanın yalnızca %3'ü vergi olarak kalıyordu. Osmanlı devlet teşkilatının modern devletten ikinci farkı olarak Osmanlı Devleti tek tek yurttaşlarla değil cemaat temsilcileriyle ilgilenmekteydi. Devlet her bireyle tek tek ilgilenmek için gerekli olanaklardan yoksundu. Ancak bunda monarşinin doğasının da etkisi vardı. Örneğin Magna Carta sürecinde de aynı durum söz konusuydu. Üçüncüsü modern ulus devlet anlamında henüz yasa önünde eşitlik yoktu. Özellikle kadın erkek farkı keskindi.
20. Osmanlı Devletinin 18. yüzyılda geçirmiş olduğu dönüşüm nasıl tarif edilebilir?
18. yüzyılda modernleşen veya gerileyen değil, modern devlet mekanizmalarına adapte olan bir Osmanlı Devletinden söz edilebilir. Osmanlı Devleti, 18. yüzyılda modern devlet yapısına doğru çevrilmişti. İlk nüvelerini bu dönemde veren modern devlete doğru gidiş, 19. yüzyılda daha da hızlanacaktı.
21. Osmanlı devlet çarkı, 18. yüzyılın ikinci yarısında Batı Avrupa'nın artan tarımsal ürün talebinden neden yeterince yararlanamamıştı?
Daha önce artış hızı oldukça düşük olan Avrupa nüfusu 1740'tan itibaren hızla artmaya başlamıştı. Sanayinin gelişmesiyle özellikle pamuk gibi ürünlerin talebi artmıştı. Osmanlı Devleti 18. yüzyılın ikinci yarısında Batı Avrupa'daki nüfusun artışına bağlı tarımsal ürün talebi artışından kaynaklı olarak bir dereceye kadar ihracat güdümlü bir iktisadi büyüme yaşamış görünmektedir. Ancak devletin taşradaki hakimiyet eksikliğinden dolayı artan talep yeterince değerlendirilememiştir.
22. Osmanlı Devletinde her alanda yenilik hareketlerinin zorunlu hale getiren sebepler nelerdir?
18. yüzyıl sonlarında artık fetihlerin durması ve toprak kayıplarının başlamış olması, buna bağlı olarak da gelir seviyesinin düşmesi, pek çok alanda Osmanlı Devletinin kendini gözden geçirerek geleneksel yapısını esnetmesini ve yenilik hareketlerini başlatmasını zorunlu hale getirmiştir.
23. 1793'ten itibaren başta Avrupa olmak üzere birçok ülkede her vatandaşın askerlik hizmetiyle yükümlü tutulması esasına dayanan zorunlu askerlik ile ulus devletin doğuşu arasında nasıl bir ilişki vardır?
Ulus devlet yöneten ile yönetilenlerin özdeşliğine dayanır. Dolayısıyla devletin sahibi olarak onu bünyesinden çıkaran millet görülür. Ulus devletle devletin ve ülkenin varlığına karşı bir tehdit ortaya çıktığında milletin her ferdinden savunma görevine katılması beklenir. Askerlik milliyetçi duygularla yapılan bir vatan hizmeti olduğu için bu hizmete karşılık ücret alınmaz.
24. Avrupa'da daimi elçilikler hangi padişah döneminde kurulmuştur?
İlk defa 3. SELİM zamanında Avrupa'da daimi elçilikler kurulmuştur. İlk elçiler Londra, Viyana, Berlin ve Paris'e üçer yıllığına gönderilmiştir.25. Islahat hareketleri kimler tarafından yönlendirilmiştir?
Islahat adı verilen yenileşme hareketleri, Batı'yı yakından takip eden, Batılılaşmanın önemine inanmış devlet adamları tarafından yönlendirilmiştir.
26. 3. Selim tahta çıktığında devletin en önemli sorunları nelerdi?
3. Selim tahta çıktığında Osmanlı Devletinin en önemli iki sorunu ülkenin birliğini tehdit eden âyanlaşma ve artık işe yaramaz durumda olan Yeniçeri Ocağıydı. Diğer taraftan mülki idare anarşi içindeydi, rüşvet ve iltimas kural haline gelmişti.
27. 3. Selim'in Avrupa ilişkilerine getirdiği yeni boyut nedir?
3. Selim'den önce Avrupa'yı küçümseme ve ciddiye almama anlayışı söz konusuydu. Avrupalılar yüzyıllardan beri Osmanlı Devletinde daimi elçilikler bulundurdukları halde Osmanlı Devletinin hiçbir yabancı ülkede kalıcı diplomatik temsilcisi yoktu. Sadece haberleşmek ya da bazı bilgiler edinmek amacıyla kısa süreli geçici elçiler görevlendirilmişti. 3. Selim 1792'de belli başlı Avrupa Şehirlerine daimi elçilikler açma kararı aldı. Avrupa ile doğrudan doğruya temas anlamına gelen bu teşebbüs, aynı zamanda Avrupa'yı görmüş devlet adamları yetiştirme yönünde atılan ilk adımdı.
28. 3. Selim döneminde yapılan en önemli diplomatik yenilik nedir?
Avrupalılar yıllardır Osmanlı Devleti nezdinde daimi elçilikler bulundurdukları halde Osmanlı Devleti, üstünlük kompleksinden dolayı Avrupa'da elçi bulundurmamıştı. Ancak Sultanların tahta çıkışları, savaş ilanı, anlaşma imzalanması ve dostluk önerileri yapılması durumunda yabancı devlet başkanlarına özel elçiler gönderilmekteydi. 3. Selim'in yaptığı en önemli diplomatik yenilik daimi elçiliklerin kurulmasıdır.
29. 3. Selim döneminde Avrupa devletlerinin başkentlerinde birer daimi elçi atanması kararı alınmasının arkasında yatan sebepler nelerdir?
Osmanlı Devletinin yabancı devletlerle olan siyasi ilişkileri iki kaynaktan sağlanıyordu. Birincisi Eflak Boğdan beylikleriydi. İkinci kaynak ise yabancı devletlerin İstanbul'da bulunan elçileri ve Divan-ı Hümayun tercümanlarıydı. Tercümanların büyük bölümü Fener Rum Beyleri ile birlikte hareket ettikleri için önemli devlet sırları yabancıların eline geçiyordu. Bu sebeplerden dolayı 3. Selim Osmanlı politikasının dışa açılmasının zorunlu olduğunu düşünüyordu. Bu amaçla Avrupa Devletlerinde birer daimi elçi atanması kararlaştırıldı.
30. 3. Selim döneminde kurulan daimi elçiliklerden beklenen yararın sağlanamamasının sebebi nedir?
3. Selim'in bütün iyi niyet ve çabalarına rağmen daimi elçiliklerden beklenen yarar sağlanamadı. Bunun en önemli sebebi elçilerin mesleki ve siyasi tecrübelerinin olmamasıydı. Yabancı dil bilmiyorlardı, Rum tercümanlar devlet sırlarını yabancı devletlerin dış işleri bakanlıklarına sızdırıyorlardı. Bunun yanında elçilikler, Batı'yı tanıyan devlet adamlarının yetişmesini sağlamış, yabancı uzmanların getirilmesine vesile olmuş ve Avrupa'ya gönderilen öğrencilerle ilgili işleri düzenlemişlerdir.
31. 3. Selim'in Akdeniz ticaret merkezlerine atadığı konsolosların etkin rol oynayamamalarının sebebi nedir?
18. yüzyıl sonlarında ihracat ve ithalatta Osmanlı Devletinin ticari önemi artmıştı. 3. Selim önemli Akdeniz ticaret merkezlerinde konsolosluklar kurmak suretiyle, Osmanlı tüccarlarının Avrupalılarla olan rekabet koşullarını iyileştirmeye etkin bir şekilde gayret etti. Bu konsoloslar Osmanlı sultanlarının Avrupalı uluslara bahşetmiş olduğu gibi bir kapitülasyon sistemi ile desteklenmedikleri için, Batılı meslektaşları kadar etkin roller oynayamamışlardır.
32. Osmanlı Devletinin 19. yüzyılda idrak ettiği değişimler üzerinde Fransız İhtilalinin nasıl bir etkisi olmuştur?
Dünyayı insan hak ve özgürlükleri fikirleriyle ve milliyetçilikle tanıştıran 1789 İhtilali, öncelikle Osmanlı gibi büyük imparatorlukları etkilemiştir. Monarşiyle idare edilen Osmanlı, önce Tanzimat Fermanını sonra da Islahat Fermanını ilan etmek zorunda kalmıştır.
33. Osmanlı Devletinde Fransız İhtilalinin fikirlerinden ilk etkilenenlerin Rumlar ve Sırplar olmasının arkasında yatan sebep nedir?
1789 İhtilalinin belirgin etki bıraktığı kişiler, devletin Hıristiyan cemaatlerinin okuryazar mensupları olmuştur. İlk etkilenenler ise belli başlı bütün Avrupa limanlarıyla olan ticari bağlantıları sayesinde Rumlar ve Avusturya'ya olan ihracatları yoluyla Orta Avrupa ile temasta olan Sırplar olacaktı.
34. Osmanlı'da yenileşme anlamında 3. Selim'i farklı kılan nedir?
3. Selim'i 17. yüzyıl ortasında merkezi otoriteyi yeniden kurmuş olan Köprülü vezirlerinin zamanından beri uygulanagelen geleneksel reform teşebbüsleri ile 19. yüzyıl Tanzimat reformları arasında, geçiş döneminin bir şahsiyeti olarak farklı kılan şey, onun amaçlarına ulaşmak için Avrupalı uygulamaların kabulünün hazırlanması konusunda yaptıklarının kapsamı ile saltanatının Avrupa ile Osmanlı yönetici seçkinler sınıfı arasında iletişim kanallarını açma şeklidir. En önemli iletişim kanalı Ordu birliklerine atanmış Fransız eğitmenlerdi. Bir diğer iletişim kanalı Avrupa'daki Osmanlı elçilikleriydi.
35. 3. Selim'i askeri reformdan yana karar vermeye zorlayan şey nedir?
3. Selim'i askeri reformdan yana karar vermeye zorlayan şey geleneksel Osmanlı ordusunun Rusya savaşındaki başarısızlığı olmuştur.
36. Nizam-ı Cedit hareketlerini önceki yenileşme hareketlerinden ayıran nedir?
Nizam-ı Cedit önceki hareketlere göre daha bilinçli, planlı ve programlıdır. Nizam-ı Cedit döneminde Avrupalı uzmanlardan daha çok yararlanılmıştır. Askeri alanda daha cesur, köklü ve kolektif yenilikler gerçekleştirilmiştir. Batılılaşma şekil bakımından olduğu kadar ruh bakımından da başlamıştır.
37. Osmanlı Devletinde Kanun-ı Esasi fikrini doğuran hangi düzenlemeler yapılmıştır?
3.Selim zamanında yapılan reformlar, taşra ayanları ile merkez bürokrasisi arasında Sened-i İttifak'ın imzalanması, 2. Mahmut'un kurumsal reformlarıyla Abdülmecit'in ilan ettiği Tanzimat Fermanı, Kanun-ı Esasi'yi doğuran düzenlemelerdi.
38. Osmanlı Devletinin 19. yüzyıldaki toprak kayıplarını, 18. yüzyıldaki toprak kayıplarından ayıran en önemli nitelik nedir?
Osmanlı Devletinin 19. yüzyıldaki toprak kayıplarının en önemli özelliği sınırları içinde bulunan Hıristiyan halkların bağımsızlıklarını alıp imparatorluktan kopmalarıdır. Bu yeni süreç, iki sebebe bağlanabilir: Birincisi Rusya'nın Osmanlı Devletini parçalama siyaseti, ikincisi ise milliyetçilik akımının yayılmasıdır.
39. Osmanlı Devleti 19. yüzyılda neden teknolojiyi geliştiren değil de kullanan konumunda kalmıştır?
Osmanlı Devleti İstanbul'un fethini müteakip kurulan silah, teçhizat ve mühimmat imalathaneleri ve tersanelerle güçlü bir yerli askeri sanayi oluşturmuştu. Öte yandan 17. yüzyıldan itibaren Avrupa'da yaşanan siyasi rekabet askeri teknolojideki gelişmeleri hızlandırmıştı. Tüfek ve top teknolojisindeki iyileşmeleri savaş gemilerindeki gelişmeler izledi. Ve nihayet buhar makinesinin icadıyla beraber askeri sanayide de seri imalata geçildi. 19. yüzyılda bu yenilikleri takip etmek için çaba gösteren Osmanlı devlet adamları, son model silah ve teçhizatlar, zırhlı gemilerle askeri sanayide kullanılabilecek makine ve kazanları ithal ettiler. Ancak Osmanlı Devleti bütün çabalara rağmen askeri teknolojiyi geliştiren değil kullanan pozisyonunda kaldı. Bunun en önemli sebepleri ise bilgi üretiminde yetersizlik, finansman ve ham madde eksikliği, uzman personel yetiştirememe ve karar alıcıların yanlış tercihleriydi.
40. Osmanlı Devletinde milliyetçi eylemlerin ortaya çıkmasını kolaylaştıran sebepler nelerdir?
Osmanlı topluluğunun etnik çeşitliliği ve ülkesinin yaygınlığı, sosyo-ekonomik farklılıkların ve milliyetçi eylemlerin ortaya çıkmasını kolaylaştırmıştır.
41. Kabakçı Mustafa ayaklanmasını hazırlayan sebepler nelerdir?
3. Selim'in yeni bir ordu yaratma isteği orduyu kendisinden soğutmuştu. Ulema Fransız etkisinden hiç hoşlanmamıştı. Sultan, yeni ordu ve bahriyenin masrafını karşılama yüküne katlanmak durumunda kalmış fakat ıslahat çalışmalarından bir fayda görmemiş kesimler tarafından sevilmiyordu. Vahhabi isyanı nedeniyle hacca gidemeyen kesimler huzursuzdu. Âyanlar, bir yandan iktidar için rakipleri olan ulema ve yeniçerinin konumunun zayıflatılması girişimlerini destekliyorlar, diğer yandan merkezi hükumetin denetiminin daha fazla artmasını istemiyorlardı. Ayrıca kimi yazarlara göre, 3. Selim köklü reformlar için gereken acımasızlık ve kurnazlıktan yoksundu. Nitekim 25 Mayıs 1807'de yedek birliklerdeki yeniçeriler ayaklandılar, Nizam-ı Cedit birliklerinin lağvedilmesini ve ıslahatçıların azledilmesini istediler. Sultan askerlerini kullanmayı denemeksizin isteklere boyun eğdi. Fakat yine de aynı gün şeyhülislamın verdiği fetva ile tahttan indirilmesine engel olamadı.
42. Sened-i İttifak neden Türkiye'de hukuk devleti yolunda atılmış ilk adım olarak kabul edilmektedir?
Sened-i İttifak, hukukçular tarafından, demokrasi düzenine gidişin ilk çabası ve ilk belirtisi, amme hukukumuzda hukuk devleti istikametinde atılmış ilk adım olarak kabul edilmektedir. 2. Mahmut Anadolu ve Rumeli âyanı karşısında iktidarının sınırlandırılmasını kabul etmiştir. Sened-i İttifak Osmanlı tarihinde ilk defa Devlet Başkanının iktidarınının dokunamayacağı sahaların varlığını kabul etmesi anlamına gelmektedir.
43. Sened-i İttifak'ın etkisi neden sınırlı kalmıştır?
Sened-i İttifak, uygulanamayan bir belgedir. Alemdar Mustafa Paşa'nın ortadan kaldırılmasından sonra unutulmuş ve hükümden düşmüştür. Böylece pratikteki etkisi ve önemi çok sınırlı kalmıştır.
44. 2. Mahmut'un askeri yenileşmeler için yüzünü Prusya'ya dönmesinin sebebi nedir?
2. Mahmut dönemine kadar Osmanlı padişahları orduda düzenlemeler yapmak ve Avrupa'nın askeri tekniklerinden istifade etmek için genellikle Fransa'dan subay ve mühendis getirmekteydiler. 2. Mahmut Fransa'nın politikalarından rahatsız olduğu için askeri yenileşmeler için Prusya'ya yönelmiştir.
45. Yunan ayaklanmasını hazırlayan sebepler nelerdir?
Yunan ayaklanmasını hazırlayan sebepler, Rum Ortodoks kilisesinin ayrılıkçı faaliyetleri; Rum kökenli Divan-ı Hümayun tercümanlarının devlet sırlarını sızdırması; Eflak ve Boğdan voyvodalıklarının Fenerli Rumlara verilmiş olması; Rumlardaki edebiyat-kültür alanındaki gelişmeler, Fransa'da Voltaire, İngiltere'de Lord Byron'un Yunan hayranlığını yaymaları, Venedikli ve Cenevizli denizcilerin yerini alan Rumların 1789 İhtilalinin doğurduğu fikirler ile tanışmaları ve Rusya'nın kışkırtmalarıdır.
46. Yunan ayaklanmasının ilk adımı olarak kabul edilen gelişme nedir?
Yunan ayaklanmasının ilk adımı 1814'te Odesa'da iki Rum ve bir Bulgar tarafından kurulan ETNİKİ ETERYA örgütüdür. Örgütün eğitim-öğretim için kurulduğu belirtilse de, Bizans İmparatorluğunu yeniden canlandırmak için para toplanmış ve silah dağıtılmıştır. 1815'te örgütün sözde İstanbul merkezi kurulmuş, İstanbul'da bulunan Fener Rum Patriği bile örgüte üye olmuştur.
47. Yeniçeri Ocağının kaldırılmasını hazırlayan askeri sebepler nelerdir?
Yeniçeri Ocağı 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa savaş sahnesinde etkinliğini kaybetmişti. Avrupa devletlerinin kurduğu düzenli ve tek tip birliklere karşı yeniçerilerin ateş ve manevra kabiliyeti yetersiz kalmıştı. Eğitimli ve disiplinli Avrupa ordularına başına buyruk yeniçerilerle karşı koymak mümkün değildi. Kısacası yeniçeriler halkı yıldıracak kadar güçlü devleti savunamayacak kadar zayıftı. Ücretlerini tımar yolu ile alan sipahiler enflasyon nedeniyle topraklarını terk etmek zorunda kalmışlardı. 18. yüzyıldaki savaşlarda en etkin olan Osmanlı kıtaları eyaletlerden ve bağlı devletlerden temin edilen yedek kıtalardı. Bu tabloyu değerlendiren Osmanlı devlet adamları artık yeniçerilerin askeri olarak işe yaramadığını düşünüyorlardı.
48. Yeniçeri Ocağının kaldırılmasını hazırlayan en önemli siyasi sebep nedir?
Yeniçerilerin savaş ilanından develüasyonlara, yeni vergilemelerden yabancılarla yapılacak ticaret anlaşmalarına kadar her türlü siyasi harekete karşı direnme potansiyeline sahip olmaları Yeniçeri Ocağının kaldırılmasının en önemli siyasi sebebidir.
49. Vaka-yı Hayriye'nin tarihsel önemi nedir?
Vaka-yı hayriye Batı'ya dönüşün en radikal ve önemli noktasıdır. Türkiye'nin Batı medeniyeti ile serbest diyaloğu dolayısıyla modern dönemi Vaka-yı Hayriye ile başlamıştır. Vaka-yı Hayriye yalnız 2. Mahmut döneminin değil aynı zamanda bütün bir Osmanlı tarihinin en önemli bir kaç gelişmesinden biridir.
50. Hariciye Nezaretinin yenileşme açısından önemi nedir?
Devletin geleceği açısından Avrupa ile ilişkiler çok önem kazandığı için bu ilişkileri sağlayacak dil ve diplomasi bilen bürokratların yoğunlaştığı Hariciye Nezareti ön plana çıkıyordu. Diplomatlar Avrupa ülkelerinde gördükleri yenilikleri ülkelerinde de uygulamaya çalışıyorlardı. Nitekim 2. Mahmut'un temellerini attığı Hariciye Nezareti, Meclis-i Vâlâ ile birlikte Tanzimat reformlarının hem belirleyicisi hem de denetleyicisi olacaktır.
51. Asakir-i Mansure-i Muhammediye ordusunun isminde "Hz. Muhammet'in ordusu" ibaresinin geçmesinin amacı ne olabilir?
Asakir-i Mansure-i Muhammediye'nin kelime anlamı Hz. Muhammet'in Muzaffer Askerleridir. Hz. Muhammet'in Askerleri ifadesinin geçmesi, halkın askerliğe meylini arttırmak veya Avrupai tarzda talimin İslam dinine aykırı olduğu propagandasının önüne geçmek için tercih edilmiş olabilir. Asakir-i Mansure-i Muhammediyenin adı Abdülmecit döneminde Asakir-i Nizamiye'ye çevrildi. Günümüzde kışlalar ve askeri tesislerin ana giriş kapılarına nizamiye denilmesi bu geleneğin uzantısıdır.
52. 2. Mahmut'un Maliye Nezaretini kurma amacı nedir?
2. Mahmut, savaşların ve iç sorunların hazineye yüklediği büyük maliyetle toprak kayıplarının hazinenin dengesini bozduğunu görmüş ve paradaki değerli maden miktarını azaltarak hazineye gelir sağlamaya çalışmıştır. Giderlerin çoğalıp gelirlerin azaldığı böyle bir ortamda devletin maliyesi birbirinden bağımsız hazineler tarafından yönetiliyordu. 1838'de 2. Mahmut bir fermanla hazine-i amireyi asakir-i mansure defterdarlığı ile birleştirerek Maliye Nezaretini kurdu. Mali imkanların iyice daraldığı bu dönemde Maliye Nezaretinin kuruluşu ile çoklu hazine sistemine son verilmiş, gelir ve giderlerin tek elden idaresi sağlanmıştır.
53. 2. Mahmut'un sadrazamlığı başvekilliğe dönüştürmesinin sebebi nedir?
2. Mahmut sadrazamın yetkilerinin bir kısmını kurduğu nezaretler arasında paylaştırdığı için yüzyıllarca üstün yetkilerde donatılmış sadrazamlığı ortadan kaldırarak yerine yeni oluşturduğu kabinenin başı olarak Rauf Paşa'yı başvekilliğe atamıştır.
54. 2. Mahmut'un halk arasında "Gâvur Padişah" olarak ün salmasının sebebi nedir?
Taassubu önlemek için resmi dairelere resmini astıran 2. Mahmut, hem Avrupai giyim kuşamı, hem dayatmacı reformları ve Batılılaşma çabalarında izlediği yöntemden dolayı halk arasında "Gavur Padişah" olarak ün salmıştır.
55. Tanzimat'ın en önemli amacı nedir?
Tanzimat'ın birinci amacı, dağılma halindeki kitleleri yenilikler çerçevesinde toplamak, devlet faaliyetlerini hukuki güvence esasına dayayarak düzeni ve merkezi gücü yeniden kurmaktır. İkinci amacı ise bu toparlanmayı, kişi benliğini ezen sınırlamaları azaltarak ve bir "ferdi hürriyet sahası" yaratarak gerçekleştirmektir.
56. Tanzimat Fermanının en önemli niteliği nedir?
Tanzimat'a giden süreçte, Avrupa'da ortaya çıkan yeni düşünceler 19. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı Devleti sınırları içerisine girmekle kalmayıp, merkezi otoriteyi de etkilemişti. Modern çağın temel siyasal örgütlenme ilkeleri, Asya ve Afrika'nın öteki bölgelerinden önce Osmanlı Devletinin sınırları içinde dolaşmaya başlamıştı. Tanzimat Fermanı ile Türkiye Cumhuriyeti binasının oturacağı temele ilk taş konulmuştur.
57. Tanzimat Fermanının daha önceki fermanlardan farkı neydi?
Tanzimat Fermanının önemi, kuşkusuz ilk kez bir fermanda modern anayasalarda yer alan en temel ilkelerin sayılmasından ileri gelmektedir. Bu fermanı diğer fermanlardan farklı kılan, Osmanlı tarihinin son dönemine adını vermesini ve bu dönemdeki bütün çalışmalara damgasını vurmasını sağlayan bu anayasal niteliğidir. Padişahın otoritesinin ilk kez hukukla sınırlandırılması nedeniyle Osmanlı Devletine Batı hukukunun girişi Tanzimat Fermanıyla başlamıştır.
58. Tanzimat'ın tanıdığı haklar arasında en önemlisi hangisidir?
Tanzimat Fermanının tanıdığı hak ve dokunulmazlıklar arasında en başta kişi dokunulmazlığı ve güvenliği gelmektedir. Yasa dışı nedenlerle suçlanmama ve cezalandırılmama, adil ve açık usullerle yargılanma, şeref, haysiyet ve ırzın korunması gibi esasları içermektedir. Böylece "kanunsuz suç ve ceza olmaz" (suç ve cezanın kanuniliği ilkesi), "yargılamadan kimseye ceza verilemez" biçimindeki evrensel hukuk ilkeleri benimsenmiş olmaktadır. Padişah da mutlak bir haktan, örfi ceza verme yetkisinden vazgeçmekte, bunları mahkemeye bırakmaktadır.
59. Tanzimat hareketini daha önceki yenileşme hareketlerinden farklı kılan nedir?
Tanzimat'tan önce yapılmış yenileşme hareketleri ağırlıklı olarak, devletin uğradığı askeri yenilgiler göz önünde tutularak, genellikle askeri alanlara odaklanmıştı. Tanzimatın hareket noktası ise esas itibarıyla böyle bir endişeden doğmuş değildir. Tanzimat, devletin başına gelen gailelerin sebeplerini, gerek devlet gerek Osmanlı toplum düzeninde görmüş ve hem bu düzenin temellerini ve hem de devletin işleyişini yeniden düzenlemeyi amaç edinmiştir. Bundan dolayı Tanzimat Fermanı hem bir çeşit insan hakları beyannamesi hem de bir bakıma anayasal nitelikte ortaya çıkmıştır.
60. Tanzimat dönemi yenileşme çalışmalarının ortak özelliği nedir?
18. yüzyıl sonlarından itibaren devlet kurumlarındaki bozulmanın geleneksel kimi tedbirlerle düzeltilemeyeceği görüldü. Bu dönemden sonra devlet kurumlarını genel bir düzeltme anlayışı ortaya çıktı. Bu düzeltmeler bazen yenileme, bazen iyileştirme ve bazen de kökten kaldırılıp yerine yenisini kurma biçimindedir. Fakat bütün bu çalışmaların ortak noktası model olarak Batı'nın alınması olmuştur.
61. Tanzimat Fermanının, Tanzimat dönemi boyunca yapılan bütün reformların anahtarı olarak kabul edilmesinin arkasında yatan sebep nedir?
Tanzimat Fermanı, Reşit Paşa tarafından 3 Kasım 1839'da Gülhane Bahçesinde okunmuştur. Tanzimat Fermanının başlıca özelliği, kağıt üzerinde kalmaması, vazettiği hükümlerin hepsinin uygulanabilmiş olmasıdır. Bu yüzden ferman, bütün Tanzimat dönemi boyunca gerçekleştirilen reformların anahtarı durumundadır.
62. Hıristiyan tebaa içinde Tanzimat'a en büyük hoşnutsuzluğu Rumlar'ın göstermesinin nedeni nedir?
Hıristiyan tebaa içinde, Tanzimat'a en büyük hoşnutsuzluğu R u m l a r gösterdi. Çünkü Rumlar, Osmanlı Devletindeki en ayrıcalıklı azınlık durumundaydılar. Oysa Tanzimat, "bütün vatandaşlar arasında eşitlik" ilkesi getirmekle Rumların diğer azınlıklardan ayrıcalıklı olmaları durumunu bozacaktı.
63. Tanzimat sürecinde yenileşme çalışmalarının başarısını sınırlandıran faktörler nelerdir?
Tanzimat döneminde Batı tarzı kurumlar oluşturulurken bir yandan da eski kurumların varlığını sürdürmesi sorun oluşturmuş ve yenileşme çalışmalarının başarısını sınırlandırmıştır.
64. Tanzimat hareketinin en zayıf tarafı neydi?
Tanzimat hareketi halktan gelen bir isteğin ifadesi olmayıp yukarıdan aşağıya, yani devlet iktidarını kullanan üstün otoriteden, hükümdardan gelmiştir. Bundan dolayı Tanzimat halk tarafından benimsenip hazmedilememiştir. Tanzimat hareketinin en zayıf tarafı budur.
65. Tanzimat hareketinin en büyük açmazı ne olmuştur?
Tanzimat hareketinin en önemli açmazı KADRO EKSİKLİĞİ olmuştur. Programda yer alan düzenlemelerin ağır uygulama yükünü başarıyla üstlenecek bir uzman kadrosu oluşturulamamıştır. Yine de Tanzimat dönemi, 3. Selim'le başlayan askeri ve teknik alandaki Batılılaşma hareketinin siyasal, kültürel ve hukuki yönünü oluşturmuştur.
66. Tanzimat Fermanının uygulanması için çıkarılan reform programlarından en önemlisi nedir?
Tanzimat döneminde, Gülhane Hattı Hümayununun uygulanması için çıkarılan reform programlarından en önemlisi 1856'da ilan edilen Islahat Fermanıdır. Tanzimat'ın ikinci sayfası sayılabilecek bu dönem 1856 ile başlar. Ancak bu yeni atılım doğrudan Batılı devletlerin baskısı ile yapılmıştır.
67. Islahat Fermanının en önemli önerisi ne olmuştur?
Islahat Fermanının en önemli önerisi Müslüman-Gayrimüslim ayrımının ortadan kaldırılması olmuştur.
68. Islahat Fermanında, Tanzimat Fermanında olmayan hangi hükümler vardı?
Islahat Fermanında, Tanzimat Fermanından farklı olarak TEMSİL İLKESİ ve eğitimle ilgili hükümler vardı. Yine her iki ferman da gayrimüslim tebaaya yeni haklar getirirken, Islahat Fermanı Müslüman tebaaya yeni bir hak getirmiyordu.
69. 1860 Suriye ayaklanmasını hazırlayan sebepler nelerdir?
Cebel-i Lübnan, Cebel-i Havran Raşeya, Hasbaya ve Şam'da yaşayan 60 bin Müslüman Dürzi ile Kuzey Lübnan, Beyrut, Trablus ve Sayda'da yaşayan 200 bin Hristiyan Maruni arasında şiddetli geçimsizlik vardı. Mehmet Ali, Suriye'den çekildikten sonra İngiltere Marunileri kendi tarafına çekmeye çalışmış fakat başarılı olamamıştı. Bunun üzerine Dürzileri Marunilerin karşı kışkırtmaya başlamıştır. Diğer taraftan özellikle 9. ve 14. Louis dönemlerinden beri Fransa'nın Marunilere büyük ilgisi vardı. Mehmet Ali'nin çekilmesinden sonra Katolik misyonerler Marunilerle sıkı ilişkiler kurmuştu. İngilizler Dürzileri, Fransızlar Marunileri kışkırtmaya devam etti. Cidde olaylarına tepki olarak Dürziler 1860'ta Marunilere karşı harekete geçti. Maruniler de karşılık verince büyük bir ayaklanma çıktı.
70. Abdülaziz döneminin hukuk alanındaki en büyük yeniliği olan Mecelle'nin Türk Hukuk tarihi bakımından önemi nedir?
Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye, İslam hukuk tarihinin ilk, dünya hukuk tarihinin ikinci medeni kanunudur. Zamanın ihtiyaçlarına cevap vermede başarılı olmuştur. İngilizce'ye ve Fransızca'ya çevrilmiştir. Teknik açıdan yeni olgular içermektedir. Mecelle hükümlerinde bütün Osmanlı vatandaşları göz önünde bulundurulmuştur. Dili sade, basit ve anlaşılırdır. 16 kitaptan oluşan Mecelle'nin eksik yanı hükümlerinin soyut olmayışıdır. Bir maddede bir mülkün kiracısı tarafından kiraya verilemeyeceği belirtilirken bir başka maddede bir hayvanın kiracısı tarafından kiraya verilemeyeceği belirtilmiştir. Böylece aynı hüküm defalarca zikredilmiştir. Mecelle 1926'ya kadar yürürlükte kalmıştır.
71. Namık Kemal'le birlikte vatan kavramına hangi yeni anlamlar yüklenmiştir?
Yeni Osmanlılar, Abdülaziz iktidarına karşı, 1789 ihtilali ile ortaya atılan ilkeleri benimseyen, Osmanlı Milliyetçiliğini savunan münevverlere verilen addır. Yeni Osmanlılar arasında en önemli isim Namık Kemal'dir. Namık Kemal'in yazıları ve özellikle şiirleri yalnız kendi kuşağını değil, aynı zamanda Atatürk'ün de dahil olduğu kendisinden sonraki kuşağı da çok etkilemiştir. Namık Kemal vatan ve hürriyet şairi olarak bilinir. Öyle ki Namık Kemal'den önce vatan insanın nereli olduğunu, memleketini anlatan bir kavramdı. Namık Kemal'le birlikte bu kavram kişinin uyruğu olduğu devletin bütün ülkesini kapsadığı gibi duygusal bir anlam da kazanmıştır. Vatan, basit bir toprak parçası değil, sevilen, uğrunda her şeyden vazgeçilecek, hatta ölünecek bir topraktır.
72. Mustafa Fazıl Paşa'nın Yeni Osmanlıları desteklemesinin sebebi nedir?
Mustafa Fazıl Paşa, Mısır hidivi İsmail'in kardeşidir. Mısır halefiyet sistemine göre hidivlik babadan oğula değil, hanedan ailesinden en yaşlı olana geçmektedir. Ancak kardeşi hidivliği başına oğlunun geçmesini istemektedir. Bu arada Mustafa Fazıl Paşa, Meclis-i Hazain'in başına atanmıştır. Ekonomik konular yüzünden Fuat Paşa ile arası açılmış ve görevden alınmıştır. Mustafa Fazıl Paşa sürgün edilmiş ve devre dışı bırakılmıştır. Böylece hidivliğin başına İsmail'in oğlu getirilmiştir. Mustafa Fazıl'ın Yeni Osmanlılar kampına itilmesinde bu halefiyet sisteminin değiştirilmesinin etkisi vardır. Bundan başka Avrupa'da görmüş olduğu eğitim de liberal akımlara eğilim duymasını sağlamış olabilir.
73. Meclis-i Ahkâm-ı Adliyye'nin 1868'de Şura-yı Devlet ve Divan-ı Ahkâm-ı Adliyye olarak ikiye ayrılmasındaki temel amaç nedir?
Meclis-i Ahkâm-ı Adliyye'nin 1868'de Şura-yı Devlet (Danıştay) ve Divan-ı Ahkâm-ı Adliyye (Yargıtay) olarak ikiye ayrılmasındaki temel amaç yasama ve yargı erklerini ayırmaktır.
74. Yenileşme döneminde gayrimüslim cemaatlerle yabancıların açtığı okulların yeni tarz eğitim sistemine katkıları nelerdir?
Gayrimüslim cemaatlerin ve yabancıların açtığı okulların modern eğitim teknik ve yöntemlerinin Osmanlı ülkesine girmesi konusunda katkıları olmuştur. Zamanla bu okullara giden Türk öğrencilerin de sayısı artmıştır. Osmanlı Devleti 1869 yılında Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile yabancı okullar üzerinde denetim sağlamaya çalıştıysa da bu okullar zaman zaman dini ve siyasi faaliyetlerde bulunmuşlardır.
75. Yenileşme döneminde Osmanlı Devletinde eğitim reformu kapsamında askeri, sivil ve mesleki alanlarda yeni okullar açılmasına rağmen Darülfünun açılması için yapılan ilk iki teşebbüs niçin başarılı olamamıştır?
Darülfünun 1870 yılında törenle açılarak eğitime başladıysa da kısa süre sonra kapanmak zorunda kalmıştır. Darülfünunun eğitim ve öğretime açılması bir süre sonra Galatasaray Sultanisinde bir kez daha denenmiştir. Burada da orta öğretimin yeterli olmaması, finans sıkıntısı, ders araç ve gereçlerinin yetersiz oluşu, yeterli derecede hoca bulunamaması gibi nedenlerle Darülfünun kapanmak zorunda kalmıştır. Kurum nihayet 1900 yılında Darülfünun-ı Şahane adıyla açılıp, eğitim ve öğretim faaliyetlerine başlayabilecekti.
76. 1876 Kanun-ı Esasisinin en önemli özelliği nedir?
1876 Kanun-ı Esasisinin en önemli özelliği, halk arasından gelmiş bir kurucu meclisin çalışmalarıyla yapılarak tekrar halk iradesine sunulan bir anayasadan ziyade hükümdar tarafından verilen bir charte olmasıdır.
77. 1876 Kanun-ı Esasisinin en zayıf yönü nedir?
1876 Kanun-ı Esasisinin en zayıf yönü padişahın yasama ve yürütme kurulları üzerindeki baskın etkisiydi. Birçok kurulun oluşumunun padişahın onayına muhtaç olması anayasayı işlevsiz kılabilirdi. Ancak padişahın geleneksel otoritesinin anayasa ile az da olsa sınırlandırılmış olması önemlidir. Meclis-i Mebusan üyelerinin seçimle gelecek olması da halkın siyasete ve idareye katılması için yeni bir adımdır. Bu ilk tecrübe Cumhuriyet döneminde yapılan anayasalara da temel oluşturacaktı.
78. 1876 Kanun-ı Esasisinin meclisin işleyişi ve çalışması konusunda padişaha gereğinden fazla yetkiler vermesinin en önemli sebebi nedir?
1876 Kanun-ı Esasisinde meclisin işleyişi ve çalışması konusundaki maddelerin padişaha gereğinden fazla yetkiler vermesinin en önemli sebebi anayasanın kurucu bir meclis tarafından değil, padişahın atadığı bir meclis tarafından yapılmış olmasıdır.
79. 1876 Kanun-ı Esasisinin 113. maddesi anayasayı hangi bakımdan tartışılır hale getirmektedir?
1876 Kanun-ı Esasisinin 113. maddesi iki kısımdır. Birinci kısmı ülkenin bir tarafında ihtilal meydana geldiğinde hükumetin sadece orada olmak kaydıyla sıkıyönetim ilan etme hakkı olduğunu belirler. Ancak esas tartışılan ikinci kısımdır. Padişaha "hükumetin emniyetini bozdukları sabit olan kişileri ülke dışına sürme" yetkisi verilmiştir. Bu madde yoruma açıktı, herkese uygulanabilirdi. Kişi hak ve özgürlüklerini, özellikle siyasileri sınırlayabilecek olan bu maddenin kanun-ı esasiyi adeta yok hükmüne soktuğu ileri sürülür.
80. 1876 Kanun-ı Esasisinin diğer alanlarda sorunlu olmasına rağmen yargı alanında rahat olması, mahkemelerin dokunulmazlığı ve hakimlerin azledilememesi güvenceleri getirmesi ne ile açıklanabilir?
1876 Kanun-ı Esasisi diğer alanlardaki sorunlarını yargı alanındaki güvenceleriyle adeta gidermiş gibidir. Anayasanın yargı konusunda bu kadar rahat olması, klasik Osmanlı sistemindeki "a d a l e t" ile izah edilebilir. Osmanlı vatandaşlarının kanun önünde eşitliği, din, mezhep ve düşünce özgürlüğü bir imparatorluk için oldukça ileri düzeydeydi.
81. 1877 seçimlerinde Sırbistan, Karadağ, Mısır, Tunus ve Lübnan gibi özerk eyaletlerden temsilci gelmemesi neyin işaretiydi?
1877 seçimleri Şubat sonuna kadar tamamlanmıştı. Ancak 2. Abdülhamit'in temsilci seçmelerini istediği Sırbistan, Karadağ, Mısır, Tunus ve Lübnan gibi özerk eyaletlerden temsilci gelmedi. Bu durum, söz konusu bölgelerin Osmanlı sistemi içinde yer almak istemediklerinin bir işaretiydi ve bu 2. Abdülhamit'i çok sarsacaktı.
82. 2. Abdülhamit'in Almanya'ya yaklaşmasına neden olan gelişmeler nelerdir?
2. Wilhelm'in teşvikiyle Alman tüccar ve iş adamları Anadolu ile yakından ilgilenmeye başlamışlardı. Osmanlı Devletinin de 1880'de Almanya'ya öğrenim için subaylar göndermeye başlamasıyla askeri ilişkiler gelişmeye başlamıştı. Askeri alanda ıslahatlar için Almanya'dan subaylar da getirilmişti. 1881'de Fransa'nın Tunus'u, 1882'de İngiltere'nin Mısır'ı işgal etmesi Türkiye'yi Almanya'ya daha da yaklaştırdı. 1896'da Almanya ile ticaret anlaşması imzalandı. 1888'de İzmit-Ankara demir yolu yapım imtiyazı Alman şirkete verildi. 1889'da 2. Wilhelm "geçerken" İstanbul'a uğradı. Bu, 33 yıllık dönemde ilk ve tek düyük devlet başkanının 2. Abdülhamit'i ziyaretiydi. 1899'da Konya-Bağdat-Basra demiryolu yapımı işi Almanlara verildi. 1893'te aynı şirkete Eskişehir-Konya demir yolu imtiyazı verildi. 1902'de bir Alman şirketi ile Bağdat demir yolu ile ilgili bir başka anlaşma imzalandı. Buna göre 99 yıl boyunca demir yolunun her iki tarafında 20'şer kilometrelik açıklıkta bütün madenler ve ormanlar Almanlar tarafından işletilecek, Basra Körfezinde limanlar kurup işletebilecekti. Bu anlaşmadan sonra İngiltere, Fransa ve Rusya Osmanlı Devleti aleyhindeki faaliyetlerini hızlandıracaktı. Diğer taraftan bu denli imtiyazlı anlaşmalar ticarette Fransız ve İngiliz ağırlıklarını dengelemekten de uzaktı. 1889-1913 arasında Fransa'nın dış ticaretteki payı %17'den %12,5'e, İngiltere'nin payı %37'den %20'ye düşerken, Almanya'nın payı %1,8'den %9,3'e ancak çıkabilecekti.
83. Jön Türk hareketinin ortaya çıkmasını hazırlayan sebepler nelerdir?
2. Abdülhamit döneminde, iktidarın Babıali'deki nispeten özerk bürokratlardan saray memurlarına geçmesinin bir sonucu olarak Batılılaşma yanlısı birinci kuşağın görevi sona ermişti. Saray, büyük devletlerin toprak ve nüfuz elde etme yarışı karşısında muhafazakar taktikler izliyordu. Bu taktikler devletin toprak bütünlüğünü koruma konusunda başarılı olamadı, ama bürokrasi içerisinde açıkça restorasyoncu bir program arayışı içinde olan ve geleneksel düzeni yüceltmek için İslam dinini toparlayıcı bir güç olarak gören yeni bir fraksiyon ortaya çıktı. Batılılaşmaya daha az eleştirel gözle bakanlar bu restorasyon projesinin dışında tutuldular. Gözden düşen bu kesimin bir dönüşüme uğramasıyla daha radikal bir grup olan Jön Türkler ortaya çıktı. Bu grup İttihat ve Terakkinin gelecekteki kadrolarını oluşturacaktı.
84. Jön Türk hareketinin siyasal görüşü nedir?
Genel dünya görüşlerindeki dağınıklığa rağmen, Jön Türklerin siyasal düşüncelerinin bir takım ortak özellikleri vardır: Bunlar mutlakiyet ve istibdat rejimine karşı çıkmak, Kanun-ı Esasi'nin yürülüğe konmasını ve devletin bütün halkları için adalet istemek. 2. Abdülhamit istibdada dayalı İslamcı bir yol tutturup devletin bütünlüğünü bu yolla korumaya çalışırken, Jön Türk hareketi aynı amaca meşrutiyete dayalı Osmanlıcılık siyaseti ile ulaşmaya çalışmıştır. Ancak Bülent Tanör gibi kimi yazarlara göre Jön Türklerin öteden beri asıl ve gizli programı TÜRKÇÜLÜKtür.
85. Jön Türk hareketinin en büyük açmazı neydi?
Jön Türklerin başlıca kaygısı, Osmanlı Devletinin özerkliği ve coğrafi bütünlüğünü yeniden kurmaktı. Böylece "devleti kurtarmak", geleneksel düzeni bürokrasinin ayrıcalıklı konumunu değiştirmeden korumanın sembolik formülü olmuştu. Fakat bu kaygı beraberinde siyasi parçalanmaya ve iktisadi bağımlılığa ilişkin bir analizi getirmedi.
86. 1899 tarihi neden Jön Türk tarihinde bir dönüm noktası kabul edilmektedir?
2. Abdülhamit ile Almanya arasında yoğunlaşan ve sıkılaşan dostluk bir kısım İngiliz çevrelerini ve çıkarlarını İngiltere'ye bağlamış bazı Osmanlı çevrelerini tedirgin ettiğinden bunların desteği hatta katılımı ile Jön Türk akımı 1899'da önemli bir canlılığa kavuşmuştur.
87. 2. Meşrutiyeti hazırlayan sebepler nelerdir?
Birinci meclisin kapanmasının ardından, ulaşım ve iletişim alanında önemli gelişmeler sağlanmıştı. Ciddi bir sansüre tabi olmasına rağmen basın gelişiyordu. Pek çok gazete ve dergi yayın hayatına başlamış, kitaplar basılmıştı. Osmanlı toplumunun ufku gelişmiş ve ikinci meşrutiyete giden yol aralanmıştı. Jön Türkler İttihat ve Terakkinin kadrolarını oluştururken, subayların birçok şikayeti vardı ve halk istibdattan bunalıyordu. Özellikle 1906-1908 dönemi kitlesel mücadelenin yükselişine sahne olmuştu. Makedonya'da ulemanın bir bölümü bile davaya kazanılmıştı. 2. Meşrutiyet uzun yılların sivil hareketlilik ve teşkilatlanma birikimine dayanmaktadır.
88. 2. Meşrutiyet'e giderken mektepli subaylarda ne gibi hoşnutsuzluklar vardı?
2. Meşrutiyet'e giderken mektepli subayların birçok şikayeti vardı. Bu hoşnutsuzlukların başlıcaları, Hassa ordusuna alaylı subayların atanması, terfi ve nişanlarda önce bu ordunun düşünülmesi, diğer orduların ihmal edilmesi; ihtilal endişesi ile orduların gerçek mermilerle eğitim yapamaması, gemilerin hareket etmemesi için bazı parçalarının sökülmesi dolayısıyla gemilerin Haliç'te çürütülmesiydi.
89. 1908'de İttihatçıları harekete geçiren olay nedir?
Japonya karşısında aldığı ağır yenilgiyle uzak doğu ayağı kırılan Rusya, yönünü boğazlara ve Balkanlara çevirmişti. 1908’de İngiltere Makedonya işinde daha aktif bir tutum içine girmişti. 29 Ocak'ta İngiltere Kralı Makedonya’da ıslahat işinin yeniden ele alınması gerektiği söylemişti. İngiltere'nin 3 Mart 1908’deki genelgesinde, Makedonya'daki üç vilayet için Müslüman ya da Hıristiyan tek bir vali, bunun süresinin belirlenmesi, büyük devletlerin rızasıyla süresinden önce azledilebilmesi, maaşının büyük devletlerin kefaleti altında olması ve Türk askerlerinin azaltılmasını önerilmişti. Ruslar 26 Mart'ta genel vali yerine Müfettiş-i Umumi’nin iş başında kalmasını önerdiler. Öbür devletler de Rus önerisini benimseyince üç vilayetin bağımsızlığına doğru büyük bir adım atılmış oluyordu. bu durumun İttihat ve Terakki Örgütüne katılan genç mektepli subayları çok etkilediği ortadaydı. İttihat ve Terakki Cemiyetini harekete geçiren olay ise, İngiliz Kralı 7. Edward ile Rus Çarı 2. Nikola'nın 9 Haziran'da Tallinn (Reval) şehrinde Boğazlar, İstanbul ve Makedonya'nın geleceği konusunda görüşmeler yaptıkları haberinin alınmasıdır. İttihatçılar, İngiltere ve Rusya'nın Osmanlı Devletini paylaşmaya karar verdiğini düşündüler. Cemiyet mensupları en iyi çarenin anayasanın yeniden yürürlüğe konması olduğuna karar verdiler. Rumeli'de bulunan Niyazi Bey yanına aldığı 150 fedai ile 3 Temmuz 1908'de dağa çıktı ve anayasanın tekrar yürürlüğe girmesi için çağrıda bulundu.
90. 2. Meşrutiyet'in Türk siyasal hayatına getirdiği en önemli yenilik nedir?
2. Meşrutiyet'in Türk siyasal hayatına getirdiği en önemli yenilik m i l l i e g e m e n l i k ilkesidir.
91. 1908 seçimlerinde İttihat ve Terakki'nin avantaj kazanmasının sebebi nedir?
1908 seçimlerinde İttihat ve Terakki Cemiyeti meşrutiyeti ilan ettiren grup olması ve orduya dayanması hasebiyle avantaj sağlamıştır. Meclis daha çok cemiyetin önerdiği adaylardan oluşmuştur.
92. 31 Mart ayaklanmasını hazırlayan sebepler nelerdir?
31 Mart ayaklanmasını hazırlayan sebepler, Ahrar Cemiyeti mensuplarının meclisteki kışkırtıcı konuşmaları, gazetelerde propaganda yazıları, Volkan gazetesinin yaptığı din sömürüsü, Avusturya ve Rusya elçilerinin "siz Müslümansınız meşrutiyet sizin neyinize?" diyerek halkı kışkırtması, alaylı subayların kadrodan çıkarılmaları, Arnavutçuların kışkırtmaları ve Hasan Fehmi'nin öldürülmesidir. Fakat bunların dışında en dikkat çekici sebeplerden birisi de medrese öğrencilerinin öfkesiydi. Meşrutiyetten önce medreseliler askerlik yapmazdı. Medreseler askerlikten kaçmak için girmiş insanlarla doluydu. İttihat ve Terakki bu yanlışlığa karşı çıkarak medreselilere sınav getirdi. Sınavdan başarısız olan askere alınacaktı. Bu, softaları İttihat ve Terakki'ye düşman etti, "din elden gidiyor" demeye başladılar. İşin ironik tarafı sınavda yalnızca dört işlem soruluyor, fakat yıllarca medresede ilim tahsil eden softalar yine de başarısız oluyorlardı.
93. İngiltere'nin 31 Mart ayaklanmasına tepkisi ne olmuştur?
Ayaklanma başlarken İngiliz istihbaratçı Yüzbaşı Bettelheim'in Ayasofya'da görüldüğü bildirilmiştir. Ayaklanma süresince İngiliz basını isyancıları destekleyen haberler yapmıştır. İngiltere'nin Selanik konsolosu yola çıkmadan önce Mahmut Şevket Paşa'yı iki kez ziyaret ederek "İstanbul üzerine yürürse devlet parçalanır" diyerek tehdit etmiştir. Philip de Zara'nın Mustapha Kemal Dictateur adlı eserine göre İngiltere isyancılara para dağıtarak kışkırtıcılık yapmıştır. The Times, Hareket Ordusunun açıklamalarından "blöf" diye bahsetmiştir.
94. 2. Meşrutiyetin anayasal çerçevesinin oluştuğu aşamalar nelerdir?
2. Meşrutiyetin anayasal çerçevesi iki aşamadan oluşmuştur. Birincisi Kanun-ı Esasi'nin yeniden yürürlüğe girmesi ile başlayan dönemdir. İkinci evre ise, bu metnin 1909'da uğradığı önemli değişiklikler ile sahneye girer.
95. 1909 Kanun-ı Esasi değişikliklerinin anayasada meydana getirdiği en önemli yenilik nedir?
1909 Kanun-ı Esasi değişikliklerinin getirdiği en önemli yenilik padişahın yasama ve yürütme üzerindeki yetkilerinin kaldırılması olmuştur. Ayrıca padişahın Meclis-i Umumi'de anayasaya bağlılık yemini etmesi, hükumetin hükümdara değil, Meclis-i Mebusan'a karşı sorumlu olması ve güven oyu alma mecburiyetinde bulunması önemli değişikliklerdendir. Bu değişikliklerle gerçek anlamda bir parlamenter sisteme geçilmek istenmiştir.
96. 1909 Kanun-ı Esasi değişiklikleri kişi hak ve özgürlükleri anlamında hangi yenilikleri getirmiştir?
1909 Kanun-ı Esasi değişiklikleriyle, sürgün (113. madde) ve sansür kaldırıldı. Toplanma ve dernek kurma özgürlüğü kabul edildi. Haberleşmenin gizliliği benimsendi. 1876 metni kişi özgürlüğünü yalnız kanun dışı cezalandırmalara karşı korumakla yetinirken, 1909 değişiklikleri hem cezalandırmalar hem de tutuklamalar bakımından kanuna uygunluk şartı getiriyordu.
97. İttihat ve Terakki, 1912'de neden erken seçime gitti?
Mecliste çoğunluğu elinde bulunduran İttihatçılara karşı muhalefet yükselmeye başlamıştı. Bunun üzerine İttihat ve Terakki KONUMUNU GÜÇLENDİRMEK ve böylece muhalefeti sindirebilmek için 1912'de erken seçime gitti.
98. İttihatçıların Türkçülüğü benimsemelerinin arkasında yatan sebepler nelerdir?
Osmanlıcılar "devlet sadece Osmanlı birliği ile yıkılmaktan kurtulabilir" görüşünü benimsemişlerdi. Fakat Osmanlıcılık fikri devletin birliği için ilaç olamadı, dağılmasını önleyemedi. Osmanlıcılık Balkan Savaşları ile tamamen önemini yitirdi. İttihatçılar arasında Türkçülük fikri yayıldı.
99. İttihatçıları 23 Ocak 1913'te harekete geçiren olay neydi?
1. Balkan Savaşında yenilen Türkiye Rumeli'de toprak kaybetmiş, Bulgarlar Çatalca'ya kadar gelmişti. Bunun üzerine Londra'da bir konferans toplandı. Hürriyet ve İtilaf Partisine yakın Sadrazam Kamil Paşa'nın Edirne'yi vereceğini düşünen 30 kadar İttihatçı 23 Ocak 1913 günü Babıali'yi bastı.
100. Hangi yazara göre "2. Meşrutiyet Cumhuriyet'in siyaset laboratuarıdır"?
Cumhuriyet'in başardığı pek çok şey, 2. Meşrutiyet döneminde tartışılmış konulardı. Onun için Tarık Zafer Tunaya'nın dediği gibi "2. Meşrutiyet, Cumhuriyet'in siyaset laboratuarıdır".
YARARLANILAN KAYNAKLAR
- Fahir Armaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi
- Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye'nin Tarihi
- Çağlar Keyder, Türkiye'de Devlet ve Sınıflar
- Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasal Partiler
- Sina Akşin, 100 Soruda Jön Türkler ve İttihat ve Terakki
- Sina Akşin, Kısa Türkiye Tarihi
- Zekeriya Kurşun, Osmanlı DevletindeYenileşme Hareketleri (1876-1918)
- Beyhan Kanter, Yeni Türk Edebiyatına Giriş-2
- Necdet Hayta, Osmanlı Devletinde Yenileşme Hareketleri
- Nuran Ay, "Osmanlı Devletine Liberalizmin Etkileri"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder