24 Temmuz 2025 Perşembe

Türev İşlemlerde Görünmeyen Riskler

Bir gün biri çıkıp “ortağı olduğunuz işletmenin bilançosu tüm riskleri gösterir” diyorsa, ya çok iyi niyetlidir ya da hiç vadeli işlem açmamıştır. Çünkü bu defter, kripto ile dans edenlerin ayak izlerini hâlâ takip edemiyor. Açık pozisyonlar pasif kalıyor, kaldıraçlar görünmez, zarar potansiyeli ise nazım hesaba havale ediliyor. Yani bilanço; olup bitenlerin değil, görünmesine izin verilenlerin tablosu hâlinde. Peki bu suskunluk kimin lehine?

Gelin şimdi Amerika, Çin, Japonya, Kore ve Avrupa gibi finansal devlerin kripto varlıkların (özellikle vadeli işlemler, marjin pozisyonlar, muhasebeleştirme) konusunda ne noktada olduklarına bakalım. Odak: çözüm bulabildiler mi, nereye kadar bulabildiler? Peki büyük finans merkezleri bu konuda ne yaptı? Her biri kendi yolunu çizdi, ama gerçekten çözüm bulan var mı?


1. Amerika Birleşik Devletleri

SEC (Menkul Kıymetler Komisyonu), kriptoyu menkul kıymet gibi değerlendiriyor. Diğer taraftan FASB (Finansal Muhasebe Standartları Kurulu), kriptoyu maddi olmayan duran varlık olarak sınıflıyor (IAS 38 benzeri). Ancak gerçeğe uygun değer yerine maliyet esaslı ölçüm uygulanıyor. Türev işlemler, “gizli risk” olarak kalıyor; açıklamalar dipnotlara yazılıyor. Yalnızca spot işlemlerde kısmi tanım var. Türev işlemler ya da kaldıraçlı işlemler için hâlâ net muhasebe standardı yok. SEC, büyük şirketlere “durumunuzu anlatın ama hesap planı sizin sorumluluğunuzda” diyor. Görece en ileride, ama risklerin görünür hale gelmesi için hâlâ dipnotlara mahkûm.


2. Çin

Kriptoya tamamen yasak. Çin Halk Bankası (PBoC) ve hükümet, kripto varlıkları yasa dışı ilan etti. Sadece blockchain tabanlı devlet dijital parası (DCEP) için sınırlı muhasebe rehberleri geliştiriliyor.


3. Avrupa Birliği: IFRS uygulamaları + MiCA Regülasyonu

Hukuki düzenlemede AB öncü, muhasebede ise halen gri alan var. MiCA (Markets in Crypto Assets) regülasyonu 2024’te yürürlüğe giriyor. Bu hukuki düzenleme. Muhasebede IFRS’e göre, spot kripto IAS 38 – Maddi Olmayan Varlık, ticaret amaçlı kripto IAS 2 – Stok (sadece ticari faaliyet ise), türev ve vadeli işlemler IFRS 9 – Gerçeğe uygun değer farkı ile ölçülüyor. Ancak her ülke kendi yorumunu yapıyor. Örneğin Almanya ile Fransa arasında ciddi fark var. Şirketlerin büyük kısmı riskleri dipnotlarla anlatıyor, bilanço üzerinden şeffaflık sağlayamıyor.


4. Güney Kore

Durum Japonya’ya benzese de biraz daha temkinli. Güney Kore Finansal Hizmetler Komisyonu (FSC), kripto varlıkları “belirsiz varlık” olarak sınıflandırıyor. Borsalara yönelik düzenleme katı, şirketlere yönelik daha esnek. Kripto spot işlemler için maddi olmayan varlık yaklaşımı söz konusu. Vadeli işlemler hâlâ gri alanda. Büyük şirketlerin çoğu IFRS üzerinden Japonya benzeri yaklaşımı benimsiyor.


5. Japonya

Kripto varlıklarda en disiplinli ve açık yaklaşım Japonya'da. Financial Services Agency (FSA) kriptoyu “dijital varlık” sınıfına aldı. Ajans kripto borsalarının kriptoyu stok gibi değerlemesini istiyor. Bununla birlikte şirketler için durum farklı. Spot kripto maddi olmayan varlık, kaldıraçlı işlem gerçeğe uygun değerde değerleme  (fair value through P&L) olarak kaydediliyor. Kâr-zarar ise dönemsel olarak gelir tablosuna yansıtılıyor. Japonya, özellikle kripto türev pozisyonlarını "gerçeğe uygun değer farkı kâr/zararı" olarak gelir tablosuna aktarıyor. Bu, hissedarlara risk şeffaflığı sağlıyor. Sonuç olarak şu anda sadece Japonya tam bir kurumsal ve hesap verebilir muhasebe yaklaşımı geliştirmiş durumda.


Japonya bu labirentte çıkışı buldu. Biz hâlâ elimizde olmayan riskleri, elimizdeki deftere yazamıyoruz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder