4 Mayıs 2018 Cuma

(46) Baki Divanından


Mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlü fa’ûlün

İsterse n’ola haste göñül yâre sarılmak
Mecrûh olıcak lâzım olur yara sarılmak
(İsterse ne olur hasta gönül yâre sarılmak
Cerahat olacak gerekir yaranın sarılması)


Aşktan hastalanmış gönül sevgiliye sarılmak istemesi normaldir. İrin olmaması için bir yaranın sarılması gerekmez mi? Şair bir ilk yardım tekniğine de uygun olarak, yaranın üzerine bir şey bastırmak hatta sevgiliye sarılıp yaraya müdahale etmek istiyor. (haste: hasta, mecruh: irinli, sanatlar: tecrid, leff ü neşr) 

Olmadı müyesser baña bir serv-i revânuñ
La’lini öpüp biline bir pâre sarılmak
(Olmadı nasip bana bir yürüyen selvinin
Lalini öpüp beline bir kere sarılmak)

Selvi gibi bir güzel kadının dudağını öpmek ve bir kere beline sarılmak bana hiç nasip olmadı. Şair sevgilinin boyunu selvi kadar uzun, dudağını lal gibi kırmızı gördüğünü ifade etmek istiyor. (müyesser: kolaylıkla olan şey, servi: ağaçların en uzunu olan selvi ağacı, revan: yürüyen, lal: kırmızı renkli taş, pare: parça, sanatlar: istiare)

Öpdüm elini kucmağa bilin edeb itdüm
Gül dididi bilmez dahı bî-çâre sarılmak
(Öptüm elini kucaklamaya utandım
Güldü dedi bilmez bile çaresiz sarılmak)

            Bir fırsatını bulup elini öptüm ancak kucaklamaya ise utandım. Sevdiğim kadın güldü ve “zavallı daha sarılmayı bile bilmiyor” diyerek benimle alay etti. Kadın alay etmekle beraber aynı zamanda şairin kendisine sarılmasını da beklemektedir. (kuçmak: kucaklamak, edep etmek: utanmak, dahi: bile, biçare: çaresiz)

Dil-berlerüñ ey gonca-dehen ‘âdeti budur
Gül ruhlarını ara öpüp ara sarılmak
(Dilberlerin ey gonca ağızlı adeti budur
Gül ruhlarını ara öpüp ara sarılmak)

Ey ağzı gül goncasına benzeyen kadın, güzelleri adeti ara sıra öpüp ara sıra sarılmakdır. Şair sevgilinin de aynı şekilde kendisine sarılmasını istiyor. (dilber: gönlü alıp götüren güzel, gonca-dehen: ağzı gül goncasına benzeyen, sanatlar: nida, teşbihi beliğ)

Zâyi’ ola mı bunca belâ dünyede Bâkî
Yâ Rabbi nasîb ola mı dildâra sarılmak
(Boşa mı gide bunca sıkıntı dünyada Baki
Ya Rabbi nasip ola mı gönlümü alana sarılmak)

Ey Baki, dünyada bu kadar sıkıntı çekmek boşa mı gitsin? Allahım bana gönlümü alan sevgiliye sarılmak nasip olsun mu? Baki'nin asıl şikayeti gönlünü alan sevgiliye sarılamamak değil, uğrunda çektiği sıkıntıların boşa gitmesidir. (zayi olmak boşa gitmek, bela: sıkıntı, dünye: dünya, dildar: gönül alan)

Sanatların tanımları

Tecrid: Sözlük anlamı elbisesini çıkarmak veya kabuğunu soymak demektir. Bir belagat terimi olarak insan dışındaki her hangi bir canlıya, eşyaya, nesneye insanmış gibi hitap etmektir.

Leff ü neşr: Sözlük anlamı dürme, toplama ve yaymadır. Bir belagat terimi olarak bir ibarede iki ya da daha fazla sözcüğü veya hükmü zikrettikten sonra bunlarla ilişkili sözcük ya da hükümleri sıralamak yoluyla meydana getirilen bir ifade biçimidir. Önce söylenenler leffi, sonra söylenenler neşri oluşturur.

İstiare: Sözlük anlamı ödünç almak demektir. Bir belagat terimi olarak bir kelimeye aralarındaki benzerlik sebebiyle temel anlamının dışında yeni bir anlam vermektir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder